baharatla

listen to the pronunciation of baharatla
Türkisch - Englisch
{f} spiced

It was watery soup spiced with pepper and rancid oil. - Biber ve ekşi yağ ile baharatlandırılmış sulu çorbaydı.

{f} spice

Spices improve dishes. - Baharatlar yemeklere tat katar.

This store has a variety of spices. - Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.

baharat
seasoning

Add seasoning, seasoned oil, and chili, to the boiling water. - Kaynar suya, baharat, baharatlı yağ ve biber ekleyin.

This seasoning has a bitter taste. - Bu baharatın acı bir tadı var.

baharat
{i} spice

Tom added some interesting spices to the stew. - Tom, güvece bazı ilginç baharatlar ekledi.

The only spice Tom puts on meat is pepper. - Tom'un ete koyduğu tek baharat biberdir.

baharat
spices

What spices did you use? - Hangi baharatları kullandın?

This store has a variety of spices. - Bu mağaza çeşitli baharatlara sahiptir.

baharat
condiment
baharatlamak
spice
baharat
spicery
baharat
spices, seasoning
baharat
allspice
şarabı baharatla kaynatmak
mull
Türkisch - Türkisch

Definition von baharatla im Türkisch Türkisch wörterbuch

BAHARAT
(Osmanlı Dönemi) Karanfil, tarçın, karabiber gibi sert kokulu şeyler
baharat
Tarçın, karanfil, zencefil, karabiber gibi maddelerin toplu adı
baharat
Yiyecek ve içeceklere hoş koku ve tat vermek için kullanılan tarçın, karanfil, zencefil, karabiber vb. maddeler
baharat
Tarçın, karanfil, zencefil, karabiber gibi maddelerin toplu adı: "Alttan alta, keskin bir baharat kokusu hissediliyor."- A. İlhan