The invention of the transistor introduced a new era.
- Transistör'ün icadı yeni bir çağ başlattı.
The prickly pear cactus is an introduced species in Australia.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
You began to learn Esperanto.
- Esperanto öğrenmeye başladınız.
Next month it'll be five years since he began playing the violin.
- Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
The dog began to run.
- Köpek koşmaya başladı.
Tom abandoned his car that had run out of gasoline and started walking.
- Tom benzini biten arabasını terk etti ve yürümeye başladı.
The beginning is the most important part of the work.
- Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
Birth is, in a manner, the beginning of death.
- Doğum,bir şekilde,ölümün başlangıcıdır.
My memory of her has begun to recede.
- Onunla ilgili anılarım azalmaya başladı.
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
Now I must go about my work.
- Şimdi işime başlamalıyım.
The student center is a good place to strike up conversations.
- Öğrenci merkezi konuşmalara başlamak için iyi bir yer.
I must set about that work without delay.
- Gecikmeden o işe başlamalıyım.
We got up early and set about cleaning our house.
- Erken kalktık ve evimizi temizlemeye başladık.
It's time to work now. Let's get down to business.
- Şimdi çalışma vakti. İşe başlayalım.
I've never seen him really get down to work.
- Onun gerçekten işe başladığın asla görmedim.
Commencement is typically the first or second Saturday in April.
- Başlangıç genellikle nisan ayının birinci ya da ikinci cumartesisidir.
Tom's trial commenced three days later.
- Tom'un davası üç gün sonra başladı.
Let's start off on the same page.
- Aynı sayfada başlayalım.
There's nothing better than a good cup of coffee to start off the day.
- Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.