başlıca

listen to the pronunciation of başlıca
Türkisch - Englisch
primary

The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America. - Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.

major

We've got three major problems that need to be solved. - Çözülmesi gereken başlıca üç sorunumuz var.

That was my major complaint. - O başlıca şikayetimdi.

main

Fossil fuels are the main causes of global warming. - Fosil yakıtlar küresel ısınmanın başlıca nedenleridir.

What are Tom's main achievements? - Tom'un başlıca başarıları nedir?

principal

The principal natural isotope of aluminium is aluminium-27. - Alüminyum'un başlıca doğal izotopu alüminyum-27'dir.

The organization plays a principal role in wildlife conservation. - Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.

staple
prime
mainly

Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them. - Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.

ruling
chiefly

The accident was caused chiefly by the unpredictable weather. - Kazanın başlıca nedeni öngörülemeyen havaydı.

essential
cardinal
primarily
main, principal, chief, primary
mostly
leading
principal, chief, main
largely
principally
prominent
mainstream
paramount
primal
uppermost
chief

What were the chief events of 1990? - 1990'ın başlıca olayları nelerdi?

Rice is the chief crop in this area. - Pirinç bu alanda başlıca üründür.

mainstays
most
elemental
parexcellence
predominate
başlıca nedenler
main reasons
başlıca nedenler
primary reasons
başlıca nedenleri
primary causes of
başlıca nedenleri
the main reasons of
başlıca nedenleri
primary reasons of
başlıca nedenleri
the primary reasons of
başlıca nedenleri
main causes of
başlıca sebeplerinden biri
one of the main reasons of
başlıca sebeplerinden biri
one of the primary resons of
başlıca dayanak
atlas
başlıca etken
mainspring
başlıca mahsül
staple
başlıca özelliği
strong point
başlıca öğe
staple
başlıca ürün
leading product
Türkisch - Türkisch
En önemli, başta gelen
En önemli, başta gelen: "Eleştirme her okurun, her seyircinin başlıca hakkıdır."- N. Ataç
yaşlıca başlıca
Yaşı biraz geçkin durumunda olan (kimse)
başlıca
Favoriten