başkasının

listen to the pronunciation of başkasının
Türkisch - Englisch
someone else's
somebody elses
başka
else

In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us. - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

When you talk to others, you're doing it with your arms crossed. - Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.

başkasının işine burnunu sokan
nosey
başkasının işine burnunu sokan tip
nosey parker
başkasının sözünü tekrarlama
quote
başkasının adına yazmak
ghost
başkasının acısına gülme
Roman holiday
başkasının adına yazmak
ghostwrite
başkasının adına çalışan yazar
ghost writer
başkasının aleti olan
cats paw
başkasının arazisine kurulmak
squat
başkasının duygularını anlama
empathy
başkasının emrinde olan
understrapper
başkasının emrindeki kimse
underling
başkasının hakkına tecavüz
disturbance of the peace
başkasının hakkına tecavüz etmek
disturb the peace
başkasının iyiliğini isteyen kimse
well-wisher
başkasının işine burnunu sokan kimse
busybody
başkasının işine burnunu sokmak
pry into smb.'s affairs
başkasının işine karışmak
to interlope
başkasının işine karışıp başına iş açmak
singe one's wings
başkasının rolünü ezberlemek
understudy
başkasının sorumluluğunda
in charge
başkasının sırtından geçinme
sponging
başkasının sırtından geçinmek
drone
başkasının sırtından geçinmek
batten on smb
başkasının sırtından yaşama
dependence
başkasının sırtından yaşama
dependance
başkasının toprağında otlatma hakkı
herbage
başkasının yeri
stead
başkasının yerine bakan
supply
başkasının yerine koyma
(Hukuk) substitution
başkasının yerini işgal eden kimse
squatter
başkasının üstüne atılabilir
imputable
başka
otherwise

Now that I am a teacher, I think otherwise. - Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

Tom sat alone in the otherwise empty room. - Tom başka boş odada tek başına oturdu.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

başka
other than

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

başka
forth
başka
but

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

It was nothing but a joke. - Bu şakadan başka bir şey değildi.

başka
any more

Be happy and don't ask any more questions...that is best. - Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Tom reads more books than anyone else I know. - Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

başka
apart

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

başka
alternate
başka
alternative

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

başka
further

We need to avoid any further delays. - Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

başka
atypical
Evin kristaldense başkasının camına taş atma
(Atasözü) The people who live in glass houses should not throw stone
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

Nothing could be done, except wait. - Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.

I know nothing except that she left last week. - Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

Save your long-winded explanations for someone else. - Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.

başka
noneot
davul onun boynunda, tokmak başkasının elinde
(Konuşma Dili) He is only a puppet; someone else pulls the strings
Türkisch - Türkisch

Definition von başkasının im Türkisch Türkisch wörterbuch

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar