başkaları

listen to the pronunciation of başkaları
Türkisch - Englisch
everybody else
All other persons
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us. - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

başka
different

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

başka
other

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

başka
otherwise

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

başka
beside

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

Tom doesn't know anything about Mary, other than her name. - Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

This apartment is bigger than any other one in the building. - Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

başka
alternate
başka
alternative

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

başka
further

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

We need to avoid any further delays. - Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

The President called on everyone to save energy. - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

başka
noneot
ve başkaları
and so forth
ve başkaları/saire
et cetera, etc., and so forth
Türkisch - Türkisch
ağyar
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkaları
Favoriten