büyük büyük

listen to the pronunciation of büyük büyük
Türkisch - Englisch

Definition von büyük büyük im Türkisch Englisch wörterbuch

büyük harf
capital

Write your name in capital letters. - Adınızı büyük harflerle yazın.

Write your name in capitals. - Adını büyük harflerle yaz.

büyük ihtimalle
likely

You are very likely right. - Sen büyük ihtimalle haklısın.

He's very likely to be late. - O, büyük ihtimalle geç kalacak.

büyük
large

Osaka is the second largest city of Japan. - Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

My brother is as large as I. - Erkek kardeşim, ben kadar büyük.

oldukça büyük
sizeable
büyük
grand

My grandfather died shortly after my birth. - Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra öldü.

It's been a long time since I visited my grandmother. - Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.

büyük harf
upper case
büyük
major

I think that it likely that there was a major fault in the lookout. - Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.

What are the four major golf tournaments comparable to the ones in tennis? - Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.

büyük
great

England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain. - İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.

An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0. - Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.

büyük
big

Tokyo is a very big city. - Tokyo çok büyük bir şehirdir.

He broke his promise, which was a big mistake. - Büyük bir hataydı ki, o caydı.

büyük büyükanne
great grandmother
büyük karides
prawn
büyük ihtimalle
most likely

Tom is the most likely to succeed. - Tom büyük ihtimalle başarılı olacak.

Which team is the most likely to win the championship? - Hangi takım büyük ihtimalle şampiyonluğu kazanacak?

büyük
long

My grandfather lived a long life. - Büyük babam uzun bir hayat yaşadı.

Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth. - Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

büyük bira bardağı
pint

Beer is sold by the pint. - Bira büyük bira bardağı ile satılır.

büyük mağaza
department store
büyük olasılıkla
probably

Tom was probably right. - Tom büyük olasılıkla haklıydı.

Tom is probably lost. - Tom büyük olasılıkla kayboldu.

büyük sepet
crate
büyük
wide

There is a wide gap in the opinions between the two students. - İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.

büyük ölçüde
pretty much

Tom pretty much forgot about the meeting. - Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.

I've pretty much gotten over it. - Onu büyük ölçüde aştım.

Büyük britanya
Great Britain
Büyük tufan
the Deluge
Büyük tufan
The Flood
büyük
capital

Sentences begin with a capital letter. - Cümleler büyük harfle başlar.

Write only your family name in capitals. - Sadece soyadınızı büyük harflerle yazın.

büyük aptes
stool
büyük başarı kazanmak
triumph
büyük kısım
body
büyük makas
shears
büyük saygı duymak
revere
çok büyük sayıda
myriad
büyük
high

What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers. - Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.

A big title does not necessarily mean a high position. - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.

büyük başarı
winner
Jüpiter'in en büyük uydusu
Ganymede
bir büyük
a grown up
burnu büyük
conceited
burnu büyük
haughty
burnu büyük
supercilious
burnu büyük
arrogant
burnu büyük
(deyim) stuck-up
burnu büyük
(deyim) high-hat
büyük (servet)
large
büyük kazanç
scoop
büyük söylemek
boast
büyük söylemek
talk big
büyük söz söylemek
talk big
büyük önem
great importance
daha büyük
larger
en büyük öncelik
(Politika, Siyaset) highest priority
epey büyük (bir miktar)
goodly
ikinci büyük
the second biggest
ikinci büyük
the second largest
korkunç derecede büyük
monstrous
büyük vites
high
Kaçan balık büyük olur
(Atasözü) Praising what is lost makes the remembrance dear
borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse
bear
büyük ada
big island
büyük beden
Plus size, XL
büyük bir bölümü
A large part
büyük fare
older mice
büyük iri
big big
büyük iskender
Alexander The Great
büyük keman
great violin
büyük memeli kadın
women with big tits
büyük peder
great preacher
büyük piliç
big chicken
büyük sandal
longboat
büyük sopa
big stick
büyük sözlük
great dictionary
büyük sıçan
big rats
büyük yalak
large trough
büyük zevkle
With great pleasure
büyük zoka
great bait
büyük şehir
big city

What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city? - Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?

This magazine is available in any big city in Japan. - Bu dergi Japonya'daki herhangi bir büyük şehirde mevcut.

en büyük ortak bölen
greatest common factor
en büyük ortak bölen
highest common factor
en büyük ortak bölen
in mathematics, the greatest common divisor (gcd), sometimes known as the greatest common factor (gcf) or highest common factor (hcf), of two non-zero integers, is the largest positive integer that divides both numbers without remainder
fenike mitolojisinde en büyük tanrı
Phoenician mythology, god of the largest
geniş ağızlı büyük testi ya da çömlek
wide-mouthed jar or large test
kocaman başlı büyük bir karınca türü
a big-headed ant species
tükiye büyük millet meclisi
The Turkish Great Assembly
türkiye büyük millet meclisi
Turkish Grand National Assembly
yaşından büyük göstermek
Seem/look older than one is
büyük lokma ye, büyük söz söyleme
(Atasözü) Eat a big mouthful, but don't make big promises. B
Türkisch - Türkisch
koca koca
Büyük Patlama
Evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik model
büyük mücennep
Klasik türk müziğinde bir sesi sekiz koma kadar değiştiren (incelten yahut pesleştiren) işaret
büyük büyük
Favoriten