Anne had red hair and a fiery temper.
- Anne'in kızıl saçları ve ateşli bir öfkesi vardı.
I recognized her by her fiery red hair.
- Onu ateşli kırmızı saçlarından tanıdım.
He is an ardent music lover.
- O ateşli bir müzik aşığıdır.
Mark is an ardent football fan.
- Mark ateşli bir futbol taraftarıdır
Do you have a sunburn, or are you always this hot?
- Bir güneş yanığın mı var yoksa her zaman böyle ateşli misin?
Tom told Mary that he was hot.
- Tom Mary'ye ateşli olduğunu söyledi.
I feel very feverish.
- Ben çok ateşli hissediyorum.
The patient is feverish this afternoon.
- Hasta bu öğleden sonra ateşli.
The author is a fierce critic of American foreign policy.
- Yazar, Amerikan dış politikasının ateşli bir eleştirmenidir.
Dan is a firearms expert.
- Dan bir ateşli silah uzmanıdır.
There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silah satışı üzerine birkaç yasal sınırlama vardır.
A country cannot truly be considered free if it does not allow its citizens to own firearms.
- Bir ülke, vatandaşlarının ateşli silahlara sahip olmasına izin vermezse gerçekten özgür olarak kabul edilemez.
Sami and Layla shared a passion for firearms.
- Sami ve Leyla ateşli silahlar için olan bir tutkuyu paylaşıyorlardı.