arzusuyla

listen to the pronunciation of arzusuyla
Türkisch - Englisch
(Hukuk) desiring to
wishing
arzu
wish

I forced him into complying with my wish. - Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.

Her wish is to become a good teacher. - Onun arzusu iyi bir öğretmen olmaktır.

Arzu
(isim) Desire

She managed to get what she desired easily. - Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.

I could not subdue the desire to laugh. - Ben gülme arzumu bastıramadım.

arzu
{i} will

There are some things in this world that will never come true, no matter how much you wish for them. - Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.

arzu
{i} want

Tom stopped me from doing what I wanted to do. - Tom, beni arzu ettiğim şeyi yapmaktan alıkoydu.

We have a natural desire to want to help others. - Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.

arzu
{i} Passion
arzu
rage
arzu
intentness
arzu
request
arzu
wish, desire, longing, craving, ambition; appetite
arzu
urge

Tom felt the urge to run away. - Tom kaçma arzusu hissetti.

Tom felt an urge to kiss Mary. - Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.

arzu
{i} appetite
arzu
affect
arzu
self centered
arzu
crave
arzu
itch
arzu
bid
arzu
lust

Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder. - Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.

I'm lusting after her. - Onu şehvetle arzuluyorum.

arzu
mind

There is no fear for one whose mind is not filled with desires. - Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.

Don't let desire control your mind! - Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!

arzu
craving
arzu
fancy
arzu
yen
arzu
dream
arzu
vision
arzu
thirst
arzu
hankering
arzu
aspiration
arzu
conation
arzu
maggot
arzu
hunger
arzu
yearning
arzu
appetence
arzu
prurience
arzu
longing

She never told anyone about her secret longings. - O asla gizli arzularından kimseye bahsetmedi.

arzu
pruriency
arzu
appetency; appetite
arzu
solicitude
arzu
hanker
arzu
{i} appetency
arzu
eager
arzu
leaning
arzu
eagerness
arzu
avid

Libraries are real treasures for avid readers. - Kütüphaneler arzulu okuyucular için gerçek hazinelerdir.

He's an avid art collector. - O, arzulu bir sanat koleksiyoncusudur.

Türkisch - Türkisch
arzusuyla
Favoriten