Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.
- Gérard de Nerval wrote Journey to the East.
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
- He made a journey to Paris.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
- We are going on a journey next month.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
İlaç alırken şişe üzerindeki yönergeleri dikkatle izleyin.
- When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
Birisi Tom'a yanlış talimat verdi.
- Someone gave Tom the wrong directions.
Senin için talimatları yazdım.
- Let me write down the directions for you.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
Yolculuk henüz başladı.
- The journey has just begun.
Bana yolculuğu sırasında çektiği fotoğrafları gösterdi.
- She showed me the snaps which she had taken during her journey.