all along!

listen to the pronunciation of all along!
Englisch - Türkisch
başından beri

Tom başından beri sürpriz parti hakkında biliyordu. - Tom knew about the surprise party all along.

Onu başından beri biliyor olmalılar. - They must have known it all along.

hep böyle
öteden beri
hemişe
lap evvelden
her zaman

O her zaman sendin, değil mi? - It was you all along, wasn't it?

her vakit
ta başından

Sanırım Tom ta başından bunu bekliyordu. - I think Tom expected this all along.

Bu ta başından benim planımdı. - This was my plan all along.

boyunca

Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi. - Towns sprang up all along the railroad.

Bütün duvar boyunca karalamalar vardı. - There were scribbles all along the wall.

baştan beri

Sami baştan beri katildi. - Sami was the killer all along.

en başından

En başından beri planın buydu, değil mi? - That was your plan all along, wasn't it?

Sana bunu en başından beri söylüyorum. - I've been telling you that all along.

k.dili. baştan, başından beri
Englisch - Englisch
For the entire time; always

He thought he had me fooled, but I knew the truth all along.

all the time or over a period of time; "She had known all along"; "the hope had been there all along
from the first, from the beginning, throughout, all the time
all along!
Favoriten