Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.
- I want to wake up early tomorrow morning.
Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
- I have to wake up at 6:30.
Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var.
- I have a number of influential friends.
Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu.
- Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.
Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
- Jim didn't wake up until his mother woke him.
Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.
- I walked on tiptoes so as not to wake the baby.
Koyu bir fincan kahve uyanık kalmama yardım eder.
- A strong cup of coffee helps me wake up.
Tom birkaç yıl önce öldü.
- Tom died a number of years ago.
Birkaç arkadaş onu uğurladılar.
- A number of friends saw him off.
Komşularımı uyandırmak istemiyorum.
- I don't want to wake my neighbors.
Seni uyandırmak istemedim.
- I didn't mean to wake you.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
Fadıl, Leyla'dan bir dizi mektup aldı.
- Fadil received a number of letters from Layla.
Bir miktar kitap çalındı.
- A number of books were stolen.
Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.
- Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
I spoke with a number of them about it.
A number of people have commented on it.