ağrısız

listen to the pronunciation of ağrısız
Türkisch - Englisch
slow
painlessly
sluggish
inactive
indolent
painless; painlessly
(Tıp) indolent disease
out of pain
pain-free
painless
ağrı
ache

I am aware that my hip aches when it rains. - Yağmur yağdığında kalçamın ağrıdığının farkındayım.

It's ached before, but never as badly as right now. - Daha önce ağrıyordu, ama asla şu andaki kadar kötü bir şekilde değil.

ağrı
pain

Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital. - Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.

When Tom couldn't bear the pain any longer, he went to the hospital. - Tom artık ağrıya tahammül edemediği zaman, hastaneye gitti.

ağrısız olma
indolence
ağrı
{i} throe
ağrı
{i} soreness
ağrı
be in pain
Ağrı
adry
ağrı
{i} smart
AĞrı
(Tıp) sore

Tom's got a sore throat. - Tom'un boğazı ağrıyor.

Tom rubbed his sore feet. - Tom ağrıyan ayağını ovaladı.

Ağrı
(dağı) Mount Ararat
azıcık aşım, kaygısız/ağrısız/ kavgasız başım
(Atasözü) 1. It is good to live simply. 2. It is restful not to have too many people in the house
ağrı
sharp stinging pain
ağrı
ache, pain
ağrı
discomfort
ağrı
spasm
ağrı
affliction
ağrı
throes of childbirth, labor
Türkisch - Türkisch
Dertsiz, tasasız: "Azıcık aşım, ağrısız başım."- Atasözü
Dertsiz, tasasız
Ağrısı olmayan
Ağrı vermeden
Ağrı
dert
Ağrı
veca
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı: "Sabah yataktan müthiş bir omuz ağrısı ile kalkmıştı."- H. Taner
ağrı
Ağrı ilinde bir geçit
ağrı
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan sürekli ve şiddetli acı
ağrısız
Favoriten