şirketleşmek

listen to the pronunciation of şirketleşmek
Türkisch - Englisch
Incorporate
şirket
(Hukuk) company

The purchase is on the company's account. - Alım, şirketin hesabında.

Adopting the new policy was the best thing this company ever did. - Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.

şirket
{i} firm

She is closely associated with the firm. - Şirket ile yakından ilişkilidir.

There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy. - Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.

şirket
(Ticaret) incorporation
şirket
Inc
şirket
(Ticaret) business

He was groomed from a young age to take over the family business. - Küçük yaştan itibaren aile şirketini devralmak için yetiştirildi.

Our trading companies do business all over the world. - Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.

şirket
company name
şirket
organization

The small company was taken over by a large organization. - Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.

şirket
corporate

The government is controlled by corporate interests. - Hükümet, şirket çıkarları tarafından kontrol edilir.

The corporate headquarters is in Los Angeles. - Şirket merkezi Los Angeles'ta.

şirket
operator
şirket
business firm
şirket
concern
şirket
society
şirket
{i} house

This drink is on the house. - Bu içki şirkettendir.

Is your house far from your company? - Senin evin, şirketinden uzak mı?

şirketleşme
corporatization
şirketleşme
ıncorporation
şirket
law partnership, joint ownership
şirket
company, firm, corporation; partnership ortaklık
şirket
enterprise
şirket
corporation

Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities. - Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations. - Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

şirket
com. company, firm; corporation
şirket
establishment

This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen. - Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.

şirket
partner

I bought out my partner and now the company is mine. - Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.

şirketleşme
incorporation
Türkisch - Türkisch
Şirket durumunu almak
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Ortaklık, iş ortaklığı
ŞİRKET
(Osmanlı Dönemi) Huk: İki veya daha fazla şahsın emek ve malları ile müştereken, iktisadî bir gayeye erişmek için bir akidle birleşmeleri. Bak: Cem'iyyet
şirket
Ortaklık: "İtalya'da büyük bir şirketin acentasıyım ben..."- R. Enis
şirket
Ortaklık
şirketleşme
Şirketleşmek işi veya durumu