London is among the world's largest cities.
- Londra, dünyanın en büyük şehirleri arasındadır.
Japan is full of beautiful cities. Kyoto and Nara, for example.
- Japonya güzel şehirlerle doludur. Kyoto ve Nara, örneğin.
Do you have any sightseeing tours of this town?
- Bu şehirle ilgili gezi turlarınız var mı?
This is the town I told you about.
- Bu sana bahsettiğim şehir.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
- Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
A carcass has been found at the urban park.
- Şehir parkında bir iskelet bulundu.
This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
- Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
New York, where my father is staying on business, is a much more dangerous city than Tokyo.
- Babamın iş nedeniyle kaldığı New York, Tokyo'dan çok daha tehlikeli bir şehirdir.
New York is one of the largest cities in the world.
- New York dünyadaki en büyük şehirlerden biridir.
It's the best burger in town.
- Bu, şehirdeki en iyi burger.
Amerika'daki en tehlikeli kenttir.
- Orası Amerika'daki en belalı şehir.
Güzel bir kentte yaşıyoruz.
- Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.