üvey

listen to the pronunciation of üvey
Türkisch - Englisch
step

Cinderella had two evil stepsisters. - Cinderella'nın iki aşağılık üvey kız kardeşi vardı.

Tom was only one of Mary's many stepchildren. - Tom Mary'nin çok sayıda üvey çocuklarından sadece biriydi.

step, adoptive, foster
foster

He was visiting his foster mother. - O, üvey annesini ziyaret ediyordu.

Jimmy is my foster child. - Jimmy benim üvey çocuğum.

adoptive

Her adoptive parents are much kinder to her than her birth parents ever were. - Onun üvey ebeveynleri ona karşı gerçek ebeveynlerinden şimdiye kadar olduğundan çok daha nazikti.

Tom's adoptive parents are much kinder to him than his birth parents ever were. - Tom'un üvey anne ve babası, öz anne ve babasına göre ona daha kibarlar.

stepmother

The little child was subjected to violence from his stepmother. - Küçük çocuk üvey annesinden şiddet gördü.

This part of the land belongs to my stepmother. - Arazinin bu kısmı üvey anneme aittir.

üvey baba
stepfather

I don't get along with my stepfather. - Ben üvey babamla iyi geçinmiyorum.

Tom is Mary's stepfather. - Tom Mary'nin üvey babası.

üvey kızkardeş
stepsister

My stepsister finished the last of the cranberry juice. - Üvey kızkardeşim kızılcık suyunun sonunu bitirdi.

üvey anne
stepmother

Mary is Tom's stepmother. - Mary Tom'un üvey annesidir.

This part of the land belongs to my stepmother. - Arazinin bu kısmı üvey anneme aittir.

üvey baba
Step father, step dad
üvey baba
Step father
üvey kardeş
stepsister

Mary is Tom's stepsister. - Mary Tom'un üvey kardeşi.

üvey ana
stepmother
üvey ana/anne
stepmother
üvey anne baba
foster parent
üvey anne gibi
stepmotherly
üvey erkek kardeş
stepbrother

He has become a role model for his younger stepbrother. - Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.

I have a stepbrother. - Bir üvey erkek kardeşim var.

üvey erkek kardeş
stepbrother, half-brother, foster-brother
üvey evlat
stepchild
üvey evlat gibi tutulmak
to be treated like a stepchild, be treated unfairly
üvey evlat muamelesi yapmak
to ill-treat, to treat unfairly
üvey kardeş
half-sister
üvey kardeş
stepbrother, stepsister
üvey kardeş
sister of the halfblood
üvey kardeş
brother of the halfblood
üvey kardeş
stepbrother; stepsister
üvey kardeş
uterine brother
üvey kardeş
uterine sister
üvey kardeş
half brother
üvey kardeş
stepbrother
üvey kız
stepdaughter

Sami's stepdaughters didn't like him. - Sami'nin üvey kızları ondan hoşlanmıyordu.

Mary is Tom's stepdaughter. - Mary Tom'un üvey kızıdır.

üvey kız kardeş
half sister
üvey oğul
stepson, foster-son
üvey oğul
stepson
üvey çocuk
stepchild

Tom was only one of Mary's many stepchildren. - Tom Mary'nin çok sayıda üvey çocuklarından sadece biriydi.

üvey oğul
step son
Türkisch - Türkisch
Yalnız yasaca akraba sayılan, öz olmayan
rebib
üvey ana
Öz olmayan anne, analık

1. "Bunlar ekseriya üvey ana elinden kaçmış sakin çocuklar."- S. F. Abasıyanık. 2. "Üvey anası ona bir kurtarıcı gibi geldi."- T. Buğra.

üvey anne
Öz olmayan anne, analık

1. "Bunlar ekseriya üvey ana elinden kaçmış sakin çocuklar."- S. F. Abasıyanık. 2. "Üvey anası ona bir kurtarıcı gibi geldi."- T. Buğra.

üvey anne
Üvey ana
üvey baba
Öz olmayan baba, babalık
üvey evlat
Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan evlât
üvey kardeş
Babaları veya anaları ayrı olan kardeşlerden her biri
üvey kız
Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan dişi çocuk
üvey oğul
Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı eşinden dünyaya gelmiş olan erkek çocuk
üvey çocuk
Üvey evlât
Üvey kız
kızlık
Üvey kız
(Osmanlı Dönemi) REBİBE
Üvey oğul
(Osmanlı Dönemi) REBUB
Üvey oğul
oğulluk
üvey
Favoriten