çalışmaya

listen to the pronunciation of çalışmaya
Türkisch - Englisch

Definition von çalışmaya im Türkisch Englisch wörterbuch

çalışmaya hevesli
willing to work
çalışmaya istekli
willing to work
çalışmaya başlamak
start working
çalışmaya son vermek
call it a day
çalış
{f} working

Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project. - Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.

While working, she had an accident. - O çalışırken bir kaza yaptı.

çalış
{f} studied

If she studied hard, she could pass the test. - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

If only I had studied harder for the exam. - Keşke sınav için daha sıkı çalışsaydım.

çalış
{f} functioning

The machine has stopped functioning. - Makine çalışmayı durdurdu.

His eyes stopped functioning due to old age. - Gözleri yaşlılık nedeniyle çalışmayı durdurdu.

ikna etmeye çalışmaya
jawboning
çalış
(Sanat) touch

I tried to get in touch with the police. - Polisle bağlantı kurmaya çalıştım.

I'm trying to get in touch with her sister. - Kız kardeşiyle temasa geçmeye çalışıyorum.

çalış
(Muzik) execution
çalış
{f} labor

Jim was afraid of physical labor. - Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.

I wish to work in the laboratory some day. - Ben, bir gün laboratuvarda çalışmak istiyorum.

çalış
{f} wrought
çalış
{f} worked

Child as he was, he worked hard to help his mother. - O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.

They worked jointly on this project. - Onlar bu projede beraber çalıştılar.

çalış
{f} studying

I'm studying the American drama. - Amerikan dramasını çalışıyorum.

Why are you studying English so hard? To be an English teacher. - Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.

çalış
{f} attempt

We'll attempt to start the class soon. - Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.

He attempted to swim across the river. - Nehri yüzerek geçmeye çalıştı.

çalış
{f} study

Before going to study in Paris, I must brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

I like studying history. - Tarih çalışmayı severim.

çalış
{f} work

While working, he had an accident. - O çalışırken bir kaza yaptı.

While working, she had an accident. - O çalışırken bir kaza yaptı.

çalış
{f} run

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

çalış
{f} labour
çalış
labored

They labored in the factories. - Onlar fabrikalarda çalıştılar.

They labored over the budget for the fiscal year 1997. - Onlar 1997 mali yılı için bütçe üzerinde çalıştılar.

Türkisch - Türkisch

Definition von çalışmaya im Türkisch Türkisch wörterbuch

çalış
Çalma işi veya biçimi: "Her muganninin okuyuşu, her çalanın çalışı yine şahsidir ve ayrıdır."- Y. K. Beyatlı
çalış
Çalma işi veya biçimi
çalışmaya
Favoriten