dayak

listen to the pronunciation of dayak
Türkçe - Türkçe
Dövme işi, patak, kötek
Bir şeyin yıkılmaması için dayatılan ağaç, destek, payanda
Evlerin kapısının açılmaması için kapının arkasına konulan kol, destek, sürgü
Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, patak, kötek
Bir şeyin yıkılmaması için dayatılan ağaç, destek, payanda: "Gelin ayağından, çoban dayağından belli olur."- Atasözü
Kağnı arabasında okun altına dayanarak sabit ve dengede durmasını sağlayan parça
dayak arsızı
Dayaktan korkmaz olmuş, dayak yemeye alışmış
dayak düşkünü
Dayağa lâyık olan, dövülmeyi hak eden
dayak kaçkını
Dayak yemeye alışmış, dayaktan korkmaz kişi
İngilizce - İngilizce
Any member of a non-Muslim indigenous people of the southern and western interior of the island of Borneo. Dayak is a generic term that has no precise ethnic or tribal significance but distinguishes the indigenous people from the largely Malay population of the coastal areas. Most Dayaks are riverine people who live in small longhouse communities. Children live with their parents until marriage, and boys, who usually seek brides outside their own village, go to live in their wife's community. Their subsistence economies rest on the shifting cultivation of hill rice, supplemented by fishing and hunting. They number more than two million
{i} language of the Dayak people
{i} native person of Borneo (island in the Malay Archipelago)
Türkçe - İngilizce
whacking
beating

Tom received a brutal beating from his father. - Tom babasından acımasız bir dayak yedi.

Tom took a beating last week. - Tom geçen hafta dayak yemiş.

caning
whaling
sock
thrashing
corporal punishment
licking
chastisement
beating, thrashing, whacking, hiding, going-over; prop, support, stay
trimming
prop
fustigation
basting
birching
whipping
rod
wallop
the works
dusting
hiding
flogging
prop, support
bashing
drubbing
lacing
(a) beating; (a) thrashing; (a) whipping (as a corporal punishment)
dressing down
sulking
wipe
stay
(Kanun) battery
stake
beat

Tom received a brutal beating from his father. - Tom babasından acımasız bir dayak yedi.

Tom beat Mary to death. - Tom Mary'ye ölümüne dayak attı.

sprag
holdfast
{i} spanking
{i} spank

I spank my kids when needed. - Gerektiğinde çocuklarıma dayak atarım.

whacking çok
tanning
stanchion
corporal
dressingdown
plug
bastinado
dayak atmak
beat
dayak atma
beating
dayak atmak
punish
dayak cezası
corporal punishment
dayak yemek
to get a beating; to get a thrashing; to get a whipping
dayak arsızı child who is so used
to being beaten or thrashed that he no longer fears it
dayak atma
leathering
dayak atma
tanning
dayak atma
warming
dayak atmak
to give a thrashing, to give a beating, to give sb a hiding
dayak atmak
lam
dayak atmak
pelt
dayak atmak
chastise
dayak atmak
lick
dayak atmak
drub
dayak atmak
cudgel
dayak atmak
hide
dayak atmak
baste
dayak atmak
whop
dayak atmak
spiflicate
dayak atmak
thrash
dayak atmak
clobber
dayak atmak
larrup
dayak atmak
trounce
dayak atmak
spifflicate
dayak atmak
lay into
dayak atmak
give a thrashing
dayak atmak
to beat; to thrash; to whip
dayak atmak
curry
dayak atmak
bash up
dayak atmak
lay in
dayak atmak
flog
dayak atmak
lather
dayak cennetten çıkmıştır
(Atasözü) Thrashing is the key to educating
dayak düşkünü/kaçkını
(someone) who deserves a beating or thrashing
dayak yemek
get the stick
dayak yemek
to get a thrashing, to get a beating
dayak yemiş çocuk
battered baby
dayak atmak
whip
dayak atmak
dress down
dayak atmak
lambaste
baş dayak
headstock
dayak atmak
licking
dayak atmak
give smb. the works
dayak atmak
give the stick
dayak atmak
bastinado
dayak yemek
get a whipping
dayak yemek
take a bashing
dayak yemek
get a bashing
dayak yemek
get a trashing
dayak yemek
take a beating
kayışla dayak
strapping
temiz bir dayak atmak
to give a good thrashing
temiz bir dayak atmak
give a good thrashing
temiz dayak
going over
çapraz dayak
cross slide
dayak