circumcised teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- sünnet olmak
- sünnetli
Erkek arkadaşım sünnetli değildir.
-My boyfriend is not circumcised.
Ben sünnetli değilim.
-I am not circumcised.
- sünnet olmuş
- cut
- {i} kesme
Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
-These two lines cut across each other at right angles.
O grupla bağlantıları kesmelisin.
-You should cut off your connections with that group.
- circumcise
- sünnet etmek
- be circumcised
- sünnet olmak
- circumcise
- sünnet
Sekiz yaşına ulaştığında, çocuk sünnet edilecek.
-The child will be circumcised when he reaches the age of eight.
En son ne zaman küçük bir çocuğu sünnet ettin?
-When was the last time you circumcised a little boy?
- cut
- maktu
- cut
- yarma
- cut
- kesiştirmek
- cut
- biçme
- cut
- -e gitmemek
- circumcise
- sünnet et
En son ne zaman küçük bir çocuğu sünnet ettin?
-When was the last time you circumcised a little boy?
Onları nerede sünnet ettin?
-Where did you circumcise them?
- cut
- sapmak
- cut
- parça
Tom pastayı altı parçaya böldü.
-Tom cut the pie into six pieces.
Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.
-Tom cut his finger on a piece of glass.
- cut
- azaltmak
Sigaraları azaltmaktansa, bayım, niçin onları bırakmıyorsun.
-Rather than cutting down on cigarettes, sir, why don't you just give them up?
Sigaraları azaltmak yerine neden sadece onları bırakmıyorsun?
-Instead of cutting down on cigarettes, why don't you just give them up?
- cut
- kesinti
Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.
-The power cuts damaged the computer.
Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil.
-The banker's pay cut was temporary, not permanent.
- cut
- dilim
O, bir dilim et kesti.
-He cut off a slice of meat.
Eti ince dilimler halinde kesin.
-Cut the meat into thin slices.
- cut
- yarık
- be circumcised
- sünnet edilmek
- circumcise
- {f} bızırı kesme
- circumcise
- {f} günahlardan arındırmak
- circumcise
- {f} ruhen temizlemek
- circumcise
- bızırı kesmek
- cut
- {f} görmezlikten gelmek
- cut
- {i} tutam
- cut
- {f} yol açmak
- cut
- {f} (cut, --ting)
- cut
- tatsız
- cut
- {f} biçmek
- cut
- {f} kırpmak
- to be circumcised
- sünnet olmak
İlgili Terimler
circumcised teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- Having had the foreskin of the penis excised
- Simple past tense and past participle of circumcise
- Having had the clitoris, prepuce, or labia excised
- past of circumcise
- cut
- circumcise
- To amputate the clitoris, prepuce, or labia
- circumcise
- To amputate the prepuce from a penis
- circumcise
- {v} to cut off the foreskin, to cut about
- circumcise
- If a boy or man is circumcised, the loose skin at the end of his penis is cut off. He had been circumcised within eight days of birth as required by Jewish (Hukuk) + circumcision cir·cum·ci·sion Jews and Moslems practise circumcision for religious reasons
- circumcise
- To amputate the foreskin from a penis
- circumcise
- In some cultures, if a girl or woman is circumcised, her clitoris is cut or cut off. An estimated number of 90 to 100 million women around the world living today have been circumcised. + circumcision cir·cum·ci·sion a campaigner against female circumcision
- circumcise
- cut the skin over the clitoris
- circumcise
- cut the foreskin off male babies or teenage boys; "During the bris, the baby boy is circumcised" cut the skin over the clitoris
- circumcise
- {f} surgically remove the foreskin of the penis
- circumcise
- To purify spiritually
- circumcise
- cut the foreskin off male babies or teenage boys; "During the bris, the baby boy is circumcised"
- circumcise
- To cut off the prepuce of foreskin of, in the case of males, and the internal labia of, in the case of females