buyurmak

listen to the pronunciation of buyurmak
Türkçe - İngilizce
{f} order
{f} command
come
please
ordain
help oneself to
to command (someone) to (do something), order (someone) to (do something)
to command, to order, to decree, to enjoin; to come, to enter; to have, to eat, to drink; to say, to utter
to take; to have (used in very polite speech): Çayınızı buyurunuz! Here is your tea. Meyve buyurmaz mısınız? Won't you have some fruit?
to require one to, entail
to say (used either jocularly or in very polite speech)
Please sit down!
decree
Please come in!
used instead of etmek in compound verbs in very formal speech: Cumhurbaşkanı beni kabul buyurdular. The president received me. Buyur? Would you mind repeating that?/I beg your pardon? Buyurun./Buyurunuz
Please help yourself!/Please have some! Buyurun cenaze namazına! We've had it! (said when faced with an unexpected and unpleasant situation)
to go into; to come into (used in very polite speech)
prescribe
will
drink
utter
require
have
enter
enjoin
bid
rule
charge
buyur
here you are
buyur
come again?
buyur
pardon?
buyur
excuse me?
buyur
there you are!
buyurma
bidding
buyurma
(Dilbilim) command
(allah) buyurmak
will
buyur
I beg your pardon
buyur
a) there you are b) come again, pardon, pardon me, excuse me
buyur
pardon
buyurma
honoring somebody with one's presence
buyurma
act or state of being ordained
buyurma
ordering, decreeing
buyurma
ordination
buyurmak
to order (someone) around; to tell (someone) to do a job
tenezzül buyurmak
to be so kind as to (do something)
teşrif etmek/buyurmak
1. to visit, honor (someone, a place) by visiting him/her/it. 2. to go to (a place). 3. to honor
önden buyurmak
go ahead!
Türkçe - Türkçe
Almak: "Buyurunuz kahvenizi!"- M. E. Yurdakul. "Etmek, eylemek" anlamında yardımcı fiil olarak kullanılır: "Size karşı derin hürmeti vardı, lütuf buyurur sorarsanız yalnızlığını hissetmez."- R. H. Karay
Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek: "Çok doğru buyuruyorsunuz."- F. R. Atay
Gelmek, gitmek, geçmek, girmek: "Salona buyurmaz mısınız?"- M. C. Kuntay
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek: "Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur."- N. Ataç
"Etmek, eylemek" anlamında yardımcı fiil olarak kullanılır
Söylemek, demek, düşüncesini bildirmek
Almak
Gelmek, gitmek, geçmek, girmek
buyur
Buyurun" anlamında bir seslenme sözü
buyur
Buyurun anlamında bir hitap sözü
buyur
Söyleyiniz, emrediniz
buyur
Anlamadım, sözünüzü tekrarlayınız
buyurma
Buyurmak işi
buyurmak