bir zamanlar

listen to the pronunciation of bir zamanlar
Türkçe - İngilizce
once upon a time

Once upon a time, there was a beautiful princess. - Bir zamanlar güzel bir prenses varmış.

Once upon a time, there was a pretty little house way out in the country. - Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.

once

That dispute has been settled once and for all. - O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.

I have seen him once on the train. - Onu bir zamanlar trende gördüm.

Back then
in days of yore
at one time, once, once upon a time
lang syne
erstwhile
unce upon a time
at one time

That island was governed by France at one time. - O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

At one time there were many slaves in America. - Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.

bir zaman
sometime

Let's schedule a meeting sometime early next week. - Gelecek hafta erken bir zamanda bir toplantı planlayalım.

Come and visit us in Paris sometime soon. - Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.

Türkçe - Türkçe
Zamanında, vaktiyle, eskiden
bir zaman
Geçmiş zamanda, eskiden, vaktiyle
bir zaman
Belirli bir süre, biraz
bir zamanlar