Tom çok sessizce konuştu ama duyulmak için yeterince yüksek sesle konuştu.
- Tom spoke very quietly, but loud enough to be heard.
Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.
- Tom had to shout to be heard.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
- We heard the boy playing the violin.
Duyulmak için yeterince yüksek sesle konuşun.
- Speak loud enough to be heard.
Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.
- I had to shout in order to be heard.
... And you heard about Hugo introducing the various mobile ...
... ERIC SCHMIDT: Again, I've heard that. ...