During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
- Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.
She did nothing but look around.
- O, etrafına bakınmaktan başka bir şey yapmadı.
Tom looked around, but didn't see anyone.
- Tom etrafına bakındı ama kimseyi görmedi.
You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
- Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
No, thank you. I'm just looking around.
- Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
Look that word up in the dictionary.
- Sözlükte o sözcüğe bakın.