büro

listen to the pronunciation of büro
Türkçe - İngilizce
(Hukuk) office

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

I called his office again and again, but no one answered. - Onun bürosunu tekrar tekrar aradım fakat kimse cevap vermedi.

bureau

Let's get some brochures from the travel bureau. - Seyahat bürosundan bazı broşürler alalım.

Who invented bureaucracy? - Bürokrasiyi kim icat etti?

chamber
clerical
1.office
desk

My notebook is in the desk. - Benim dizüstü bilgisayar bürodadır.

agency; bureau
office, bureau, agency
(Ticaret) agency

Tom works for a translation agency. - Tom bir çeviri bürosu için çalışıyor.

büro işleriyle ilgili
clerical
büro elamanı
office employee, clerk
büro elemanı
black coated worker
büro işi
clerical work
büro işi
office job, clerical job
büro makinesi
business machine
büro malzemeleri
office requisites
büro malzemesi
office stationery
büro malzemesi
office supplies
bürolar
offices
merkez büro
(Turizm) front-office
merkez büro
headoffice
ön büro
(Turizm) front office
ön büro
(Hotel) reception
Birleşik Devletler Ulusal Merkezi Büro
(Askeri) United States National Central Bureau (INTERPOL)
Ulusal Güvenlik Daire / Büro Başkanı
(Askeri) Chief, National Guard Bureau
Uluslar Arası Büro Makinaları
(Askeri) International Business Machines
ahlak kumar büro amirliği
(Kanun) police vice department
bürolar
bureaux
cinayet büro amirliği
(Kanun) homicide department
merkez büro
headquarters, central office
modern büro
automated office
otel ön büro personeli
hotel front desk personnel
savunma koordinasyon subayı (Savunma Bakanlığı); çift merkezli büro
(Askeri) defense coordinating officer (DOD); dial central office
Türkçe - Türkçe
Yazı masası
Bölüm, şube
Danışma ve yazı işlerinin yürütüldüğü iş yeri
Danışma ve yazı işlerinin yürütüldüğü iş yeri: "Amerikan usulü hususi bir dedektif bürosu açmış."- R. H. Karay
Çalışma odası, yazıhane
büro müdürü
Office manager
İngilizce - Türkçe

büro teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

büro yönetimi
office management
büro