ayartıcı

listen to the pronunciation of ayartıcı
Türkçe - İngilizce
tempting

That sounds very tempting. - O çok ayartıcı görünüyor.

enticing
seductive

It's a seductive idea. - Bu ayartıcı bir fikir.

She looked at me seductively. - O bana ayartıcı şekilde baktı.

beguiling
seductive, corrupting, perverting
corrupting

He was accused of corrupting morals and spreading dangerous ideas. - O, ayartıcı ahlakla ve tehlikeli fikirleri yaymakla suçlandı.

enticing, seductive; corrupting, perverting
seducer
tempter
debaucher
ayartıcı kimse
decoy
gönül ayartıcı kadın
Delilah
Türkçe - Türkçe
Baştan çıkaran, doğru yoldan saptıran, ayartan
AYARTICI
Baştan çıkaran, doğru yoldan saptıran, ayartan kimse: "O hep eski oynak, gönül ayartıcı ve neşeli Samiye idi."- Y. K. Karaosmanoğlu
ayartıcı