yeğen

listen to the pronunciation of yeğen
التركية - الإنجليزية
nephew

He is not my son, but my nephew. - O benim oğlum değil, ama yeğenimdir.

My nephew is allergic to eggs. - Yeğenimin yumurtalara alerjisi var.

niece

My niece is attractive and mature for her age. - Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur.

His niece is attractive and mature for her age. - Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.

nephew; niece
neice
yeğen kızı
grandniece
yeğen oğlu
grandnephew
erkek yeğen
nephew

Because my nephew was still young, they cut him some slack. - Erkek yeğenim hala genç olduğu için onlar onun üzerine gitmedi.

Tom is Mary's nephew. - Tom Mary'nin erkek yeğeni.

التركية - التركية
(Hukuk) Kardeş çocuğunun diğer kardeşe olan akrabılık durumu
Birine göre kardeşinin çocuğu
Birine göre amca, hala, dayı veya teyzenin çocuğu
Tüylü dişi deve ile tek hörgüçlü erkek devenin geriye melezlenmesiyle elde edilen bir deve türü
Birine göre amca, hala, dayı veya teyzenin çocuğu: "Ama yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur."- T. Buğra
yeğen
المفضلات