تعريف yavrusu في التركية الإنجليزية القاموس.
- puppies
- plural of puppy
- yavru
- baby
Baby animals are cute.
- Yavru hayvanlar sevimliler.
Have you ever wondered why we don't often see baby pigeons?
- Neden sık sık yavru güvercinler görmediğimizi hiç merak ettiniz mi?
- kaz yavrusu
- gosling
- hayvan yavrusu
- young
- yavru
- young
Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
- Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- balina yavrusu
- calves
- hayvan yavrusu
- cub
- hayvan yavrusu
- baby
- kartal yavrusu
- young eagle
- koyun yavrusu
- hogget
- mersin yavrusu
- (Denizbilim) starry sturgeon
- sonbahar yavrusu
- (Denizbilim) autumn fry
- yavru
- cracker
- yavru
- poisoning
- yavru
- crumpet bird
- yavru
- juvenile
- yavru
- (Arılık) brood
- çirkin ördek yavrusu
- ugly duckling
- yavru
- babe
- yavru
- chick
- yavru
- babunbaby
- Kurdun yavrusu kuzu olmaz
- (Atasözü) A villian's deed cannot be charity
- aslan yavrusu
- lion cub
- at yavrusu
- puppies at
- ayı yavrusu
- bear cub
- bir haftalık keçi yavrusu
- goat a-week cub
- ceylan yavrusu
- cub gazelle
- deve yavrusu
- camel calf
- domuz yavrusu
- piglet
- eşek yavrusu
- ass puppy
- fil yavrusu
- elephant calf
- geyik ve karaca yavrusu
- deer and fawn
- inek yavrusu
- cow calf
- manda yavrusu
- buffalo calf
- tavşan yavrusu
- leveret
- yavru
- hatchlings
- yavru
- hatchling
- çinekop yavrusu
- çinekop puppies
- alabalık yavrusu
- samlet
- alageyik yavrusu
- fawn
- ana baba yavrusu
- person pampered as a child
- balina yavrusu
- whale calf
- domuz yavrusu
- farrow
- fok yavrusu
- pup
- geyik yavrusu
- fawn
- güvercin yavrusu
- squab
- güvercin yavrusu
- squealler
- istiridye yavrusu
- seed oyster
- kalkan yavrusu
- (Gıda) small turbot
- kaplan ve dişi aslanın yavrusu
- tigon
- kapı kuzusu/yavrusu wicket
- (in a large door or gate)
- karaca yavrusu
- fawn
- kartal yavrusu
- eaglet, young eagle
- kartal yavrusu
- eaglet
The eaglet broke free of its shell.
- Kartal yavrusu kabuğundan çıktı.
- kedi yavrusu
- catling
- kedi yavrusu
- kitten
She called the kitten Jaguar.
- Kedi yavrusuna jaguardiye seslendi.
The kitten wanted in.
- Kedi yavrusu içeri girmek istedi.
- kedi yavrusu gibi
- kittenishly
- kedi yavrusu gibi oynak olma
- kittenishness
- keklik yavrusu
- flapper
- keçi yavrusu
- kid
- kocaman hayvan yavrusu
- calf
- konak yavrusu
- small mansion
- kurbağa yavrusu
- tadpole
- kurt yavrusu
- pup
- kurt yavrusu
- wolf cub
- kurt yavrusu
- puppy
- kuzguna yavrusu Anka/şahin/güzel görünür
- (Atasözü) 1. Parents are blind to the truth when it comes to their children. 2. One is often blind to the faults in one's own work
- kuzguna yavrusu şahin görünür
- all his geese are swans
- kuğu yavrusu
- cygnet
- kuş yavrusu
- yougn bird, fledgling, fledgeling
- kuş yavrusu
- nestling
- kuş yavrusu
- squab chick
- köpek yavrusu
- puppy, pup
- köpek yavrusu
- whelp
- köpek yavrusu
- pup
And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.
- Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın.
Our mother bought us a puppy.
- Bizim annemiz bize bir köpek yavrusu satın aldı.
- köpek yavrusu
- puppy
Our mother bought us a puppy.
- Bizim annemiz bize bir köpek yavrusu satın aldı.
It is great fun to play with a puppy.
- Bir köpek yavrusu ile oynamak çok eğlenceli.
- morina yavrusu
- codling
- ringa yavrusu
- brisling
- ringa yavrusu
- bristling
- som balığı yavrusu
- salmon peel
- som balığı yavrusu
- salmon peal
- som balığı yavrusu
- samlet
- uskumru yavrusu
- spike
- yavru
- infant or young animal that is not yet weaned
- yavru
- suckling
- yavru
- little one
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
- Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
- yavru
- youngster
- yavru
- whelp
- yavru
- cub
She has no more than twelve cubs.
- O oniki yavrudan daha fazlasına sahip değil.
The story about the separation of the two leopard cubs seems pretty trite to me.
- İki leopar yavrusunun ayrılması hakkındaki hikaye bana oldukça basmakalıp gibi görünüyor.
- yavru
- young, young animal; child; chick, crumpet, bird, cracker, baby, babe
- yavru
- young animal
- yavru
- young animal: kedi yavrusu kitten. köpek yavrusu puppy, pup
- yavru
- slang sexy, good-looking young woman
- yavru
- nestling
- yavru
- offspring
Rabbits have many offspring.
- Tavşanların çok sayıda yavrusu var.
Parents can pass many diseases on to their offspring.
- Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.
- yılanbalığı yavrusu
- elver
- çaçabalığı yavrusu
- brisling
- çaçabalığı yavrusu
- bristling
- çil yavrusu gibi dağılarak
- helter-skelter
- çil yavrusu gibi dağılma
- stampede
- çil yavrusu gibi dağılmak
- to stampede
- çil yavrusu gibi dağılmak
- (for a group) to scatter, run away in every direction (like a frightened covey of birds)
- ördek yavrusu
- duckling
She was a real ugly duckling as a kid.
- O bir çocuk olarak gerçekten çirkin bir ördek yavrusuydu.
The small duckling can swim.
- Küçük ördek yavrusu yüzebilir.