تعريف yardımı في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Bilgisayar) help on
I could really use your help on something.
- Ben bir şey üzerinde gerçekten yardımını kullanabilirim.
I needed your help on something, but I couldn't find you.
- Bir şey için yardımına ihtiyacım vardı ama seni bulamadım.
- yardım
- assistance
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
- yardım
- backing
- yardım
- aid
Victims of the hurricane received financial aid from the government.
- Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
- yardım
- {i} help
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
Tea and coffee helps to start the day.
- Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
- yardımı olan
- helping
- yardımı dokunmak
- to be of service to
- yardımı göster/gizle
- (Bilgisayar) show/hide help
- yatırıma devlet yardımı kararnamesi
- (Hukuk) decree for state aids in investment
- yardım
- favor
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
- yardım
- {i} contribution
- yardım
- subsidy
- yardım
- rescue
Try to hold on until a rescue team arrives.
- İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.
Tom wanted to help Mary rescue her baby.
- Tom Mary'nin bebeğini kurtarmasına yardım etmek istiyordu.
- yardım
- assist
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle?
- İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?
- yardım
- {i} hand
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
- belediye vergisi yardımı
- (Politika, Siyaset,Ticaret) council tax benefit
- excel yardımı
- (Bilgisayar) answer wizard
- güvenlik yardımı
- (Askeri) security assistance
- hibe yardımı
- (Politika, Siyaset) grant
- hibe yardımı
- grant aid
- kamu yardımı
- public relief
- kira yardımı
- (Politika, Siyaset) housing benefit
- konut kira yardımı
- (Ticaret) housing benefit
- yardım
- (Ticaret) financial support
- yardım
- guidance
- yardım
- safeguard
- yardım
- helping each other
- yardım
- (Bilgisayar) answer wizard
- yardım
- (Bilgisayar) more
Tom certainly helped make our party more fun.
- Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
- Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- yardım
- service
Room service. May I help you?
- Oda servisi. Size yardımcı olabilir miyim?
Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Geri bildiriminiz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardım edecek.
- yardım
- ministration
- yardım
- recourse
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
- yardım
- pitance
- yardım
- subsidization
- yardım
- succory
- yardım
- support
I was trying to be supportive.
- Yardımcı olmaya çalışıyordum.
Tom called tech support for help.
- Tom yardım için teknik desteği aradı.
- yardım
- furtherance
- yardım
- boost
- yardım
- favour
- yardım
- push
My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?
- Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
- yardım
- cooperation
- yardım
- auspices
- yardım
- subvention
- yardım
- a good turn
- yardım
- succour
- yardım
- benefaction
- -nın yardımı ile
- with the help of
- yardım
- assisted by
- yardım
- aid to
- yardım
- aid of
- yardım
- help of
- yardım
- aid in
- yardım
- help on
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
Families needed a lot of help on the farm.
- Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.
- Gıda Yardımı Politikaları ve Programları Komitesi (Birleşmiş Milletler)
- (Askeri) Committee on Food Aid Policies and Programmes (UN)
- acil durum yardımı
- emergency supply
- aile yardımı
- (Hukuk) family allowance
- aile yardımı
- (Askeri) dependency benefits
- besin yardımı
- (Gıda) food relief
- cenaze yardımı
- (Kanun) death benefit
- cenaze yardımı
- death grant
- devlet yardımı
- (Hukuk) state aids
- devlet yardımı
- grant in aid
- dikey hat dizisi; görerek iniş yardımı
- (Askeri) vertical line array; visual landing aid
- edit yardımı
- (Bilgisayar) help on edit
- elektro-optik taktik karar yardımı
- (Askeri) electro-optical tactical decision aid
- emzirme yardımı
- (Ticaret) nursing grant
- evlenme yardımı
- financial help for marriage
- felaket yardımı tepki timi; dinamik analiz ve yeniden planlama aracı
- (Askeri) disaster assistance response team; dynamic analysis and replanning tool
- form alanı yardımı
- (Bilgisayar) form field help
- giyecek yardımı
- clothing support
- güvenlik yardımı yönetimi el kitabı
- (Askeri) security assistance management manual
- güvenlik yardımı; seçici özellik (Küresel Konumlama Sistemi (GPS)); baş danışman
- (Askeri) security assistance; selective availability (GPS); senior adviser; situational awareness; staging area; stand-alone switch
- hava seyrüsefer yardımcısı/yardımı
- (Askeri) navigational aids
- html yardımı
- (Bilgisayar) html help
- hukuk yardımı
- legal assistance
- insani kamu yardımı
- (Askeri) humanitarian and civic assistance
- iptal yardımı
- (Bilgisayar) help for cancel
- işsizlik yardımı almak
- to go/be on the dole
- kalkınma için kamu yardımı
- (Hukuk) public aid for development
- konut edindirme yardımı
- housing (acquisition) support
- konut yardımı
- state dwelling support
- lojistik kaynak yardımı
- (Askeri) reallocation of resources
- lotus 1-2-3 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 1-2-3 help
- lotus 123 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 123 help
- nesne yardımı
- (Bilgisayar) object help
- oturum açma yardımı
- (Bilgisayar) logon help
- outlook yardımı
- (Bilgisayar) outlook help
- para yardımı
- monetary aid
- para yardımı
- subsidy
- para yardımı yapmak
- support
- para yardımı yapmak
- ante up
- para yardımı yapmak
- subsidize
- paralel sıralı tek-birlik uzun mesafeli seyrüsefer yardımı (LORAN)
- (Askeri) parallel track single-unit long-range aid to navigation (LORAN)
- pencere yardımı
- (Bilgisayar) window help
- powerpoint yardımı
- (Bilgisayar) powerpoint help
- program yardımı
- program aid
- program yardımı
- (Ticaret) block grant
- proje yardımı
- project aid
- publisher yardımı
- (Bilgisayar) publisher help
- sanat yardımı
- art patronage
- seyrüsefer yardımı
- (Askeri) navigation aid
- tamam yardımı
- (Bilgisayar) help for ok
- uzun mesafe hava seyrüsefer yardımı
- (Askeri) long-range aid to navigation
- web yardımı
- (Bilgisayar) web help
- word yardımı
- (Bilgisayar) word help
- works yardımı
- (Bilgisayar) works help
- yardım
- favour [Brit.]
- yardım
- succour [Brit.]
- yardım
- backup
- yardım
- (Hukuk) aid, assistance, auspice, guidance
- yardım
- aid , assistance , help
- yardım
- helpfulness
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
- yardım
- lift
They gave me a hand to lift the fridge.
- Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.
Tom didn't lift a finger to help.
- Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.
- yardım
- donative
- yardım
- dole
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
- yardım
- relief
The cabinet asked the army to send a disaster relief mission to Okinawa.
- Kabine ordudan Okinawa'ya bir afet yardımı heyeti göndermesini istedi.
Relief supplies were raced to the disaster area.
- Yardım malzemeleri felaket bölgesine hızla ulaştırılmıştır.
- yardım
- comfort
- yardım
- succor
- yardım
- help, aid, assistance, succour, succor " muavenet; contribution; donation" bağış, iane
- yardım
- donation
- yardım
- booster
- yardım
- shot
- yardım
- stand by
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
- yardım
- {i} alms
- yardım
- cooperate
- yardım
- ministry
- yardım
- standby
- yardım
- {i} sustenance
- yardım
- {i} welfare
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
- yardım
- patron
- yoksul yardımı
- poor relief
- yoksul yardımı
- paupers relife
- yoksulluk yardımı
- dole
- yıllık birleştirilmiş güvenlik yardımı değerlendirmesi
- (Askeri) annual integrated assessment for security assistance
- çocuk yardımı
- child benefit
- ölüm yardımı
- death benefit
- ölüm yardımı
- (Ticaret) death benefits
- özel sıhhiye yardımı cevap timi
- (Askeri) special medical augmentation response team