Walkers are commonly called witch's tanks.
- Yürüyüşçülere çoğunlukla cadının tankları denilmektedir.
He must be a good walker to have walked such a long distance.
- Böylesine uzun bir mesafeyi yürüdüğü için iyi bir yürüyüşçü olmalı.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.
- Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
A brass band is marching along the street.
- Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.
Russian cosmonaut Alexei Leonov performed the first spacewalk on March 18, 1965.
- Rus astronot Aleksey Leonov 18 Mart 1965'ye ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi.
I had a slight accident while trekking in Nepal.
- Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.
I met some hikers on the mountain.
- Dağda bazı yürüyüşçülerle karşılaştım.
We'd better cancel the hike.
- Yürüyüşü iptal etsek iyi olur.
He walks with an awkward gait because of an injury.
- O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.
He began to mimic the speech and gait of persons in the street.
- O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.