uyutan

listen to the pronunciation of uyutan
التركية - الإنجليزية
sleeping
drowsy
uyu
{f} slept

That baby will have slept five hours by noon. - O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.

I only slept for three hours. - Ben sadece üç saat uyudum.

uyu
{f} sleep

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

Robin looks very cute when he's sleeping. - Robin uyurken çok sevimli görünüyor.

uyu
kip

My mother has a kip every afternoon. - Annem her öğleden sonra uyur.

I usually have a kip on Sundays. - Pazar günleri genellikle uyurum.

uyu
{f} sleeping

He's sleeping like a baby. - Bir bebek gibi uyuyor.

This room is not suitable for sleeping. - Bu oda uyumak için uygun değil.

uyu
get to sleep

I have to get to sleep! I've got classes tomorrow. - Uyumalıyım! Yarın derslerim var.

Tom couldn't get to sleep last night. - Tom dün gece uyuyamadı.

uyu
lazy
uyutan
المفضلات