to get out of danger, avoid, shun, fly

listen to the pronunciation of to get out of danger, avoid, shun, fly
الإنجليزية - التركية

تعريف to get out of danger, avoid, shun, fly في الإنجليزية التركية القاموس.

get out of
kurtulmak

Bu durumdan kurtulmak zorundayım. - I have to get out of this situation.

Boston'dan kurtulmak zorundaydım. - I had to get out of Boston.

escape
{i} sızıntı
escape
{f} kaçıp kurtulmak
get out of
(Fiili Deyim ) -den dışarı çıkmak
escape
{f} sızmak
escape
kaçılmak
escape
akla gelmemek
escape
kurtuluş/sızıntı/kaçış
escape
savuşturmak
escape
{f} firar etmek
escape
yakayı sıyırmak
escape
(Tıp) Dışarı çıkma, salınma, serbest hale geçme (hormon v.s.)
get out of
kaçınmak
get out of
uzak durmak
escape
(Bilgisayar) çık

Tom yangın çıkışını işaret etti. - Tom pointed to the fire escape.

Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor. - Her name often escapes me.

escape
{f} kaçak yapmak
get out of
(bir yerden) çıkmak
get out of
bulaşmamak
get out of
sızıntı yapmak
get out of
dışarı çıkartmak
get out of
-den çıkartmak
get out of
-den elde etmek
get out of
arabadan inmek

Leyla arabadan inmek istedi. - Layla wanted to get out of the car.

Tom arabadan inmek ve yürümek istedi. - Tom wanted to get out of the car and walk.

get out of
ağzından laf almak
get out of
dışarı sızmak
get out of
sıyrılmak
get out of
bir şeyi elde etmek
get out of
sakınmak
get out of
-den yararlanmak
get out of
birine boyun eğdirmek
get out of
inmek

Metrodan inmek için uğraştım. - I struggled to get out of the subway.

Tom arabadan inmek ve yürümek istedi. - Tom wanted to get out of the car and walk.

get out of
kaçak yapmak
get out of
uzaklaşıp kurtulmak
escape
(Bilgisayar) öncelem
escape
(gaz/sıvı/vb.) sızma
escape
atlatmak
escape
kaçma

Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor. - Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.

Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı. - He made for the door and tried to escape.

get out of
elde etmek
get out of
sorumluluktan kaçmak
get out of
vazgeçebilmek
get out of
kaç

Buradan hemen kaçmalıyız. - We should get out of here now.

Kaç Tom. Çık buradan! - Run, Tom. Get out of here!

to get out
çıkmak
escape
{f} kurtulmak, paçayı kurtarmak; atlatmak
escape
{i} kaçış, kaçma, firar
escape
{f} kurtulmak
escape
{f} gözünden kaçmak; aklından çıkmak
get out of
bırakabilmek
get out of
kazanmak
get out of
sağlamak
الإنجليزية - الإنجليزية
{v} escape
get out of
To leave, exit, or become free of

I can't get out of this notion that she may have known all along.

get out of
To circumvent some obligation entirely

Is there any way I can get out of Saturdays?.

get out of
If you get out of doing something that you do not want to do, you succeed in avoiding doing it. It's amazing what people will do to get out of paying taxes