to cause a victory for someone

listen to the pronunciation of to cause a victory for someone
الإنجليزية - التركية

تعريف to cause a victory for someone في الإنجليزية التركية القاموس.

win
{i} galibiyet

Eder galibiyet golünü attı. - Eder scored the winning goal.

Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı. - The Lions had an easy win over the Hawks.

win
{i} zafer

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi. - Winning the election was a great victory for the candidate's political party.

İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı. - British forces at this time were winning victories.

win
{i} kazanma

Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı? - Is there any possibility that he'll win the election?

O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var. - That team has little, if any, chance of winning.

win
{i} başarı

Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar. - They celebrated his success by opening a bottle of wine.

Umarım ödülü kazanmayı başarırsınız. - I hope you will succeed in winning the prize.

win
{f} kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Utku's won the
win
isabet etmek
win
kazamak
win
ulaşmayı başarmak
win
{f} kazan

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder. - If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

win
yengi
win
{f} galip gelmek
win
{f} kazanmak

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu. - To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.

Kazanmak önemli olan tek şey değildir. - Winning isn't the only thing that matters.

win
win by a head yarışta bir at
win
{f} (won, --ning)
win
birinci gelmek
win
birinci gelme
win
gayesine erişmek
win
{f} ikna etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
win

The success of the economic policies should win Mr. Smith the next elections.

to cause a victory for someone

    الواصلة

    to cause a Vic·to·ry for some·one

    التركية النطق

    tı kôz ı vîktri fôr sʌmwʌn

    النطق

    /tə ˈkôz ə ˈvəktrē ˈfôr ˈsəmˌwən/ /tə ˈkɔːz ə ˈvɪktriː ˈfɔːr ˈsʌmˌwʌn/
المفضلات