Başka bir şey düşünmek zorundayız.
- We have to think of something else.
Çocuklarımızı ve torunlarımızı düşünmek zorundayız.
- We must think of our children and grand-children.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Sadece zayıf olduğumu düşünen insanlara sahip olmak istemiyorum.
- I just don't want to have people thinking I'm weak.
Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
- You can't expect me to always think of everything!
Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?
- What do you think of the original plan?
Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of modern art?
Yeni film hakkında ne düşünüyorsunuz?
- What do you think of the new movie?
Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
- I managed to bring him around to my way of thinking.
Onun düşünce biçimi biraz aşırı.
- His way of thinking is a bit extreme.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
Garson kız onun ona daha fazla bahşiş bırakacağını düşünerek Tom'la kırıştırıyordu.
- The waitress flirted with Tom thinking that he'd leave her a larger tip.
Ben onun güvenilir bir adam olduğunu düşünerek yanıldım.
- I was mistaken in thinking that he was a trustworthy man.
Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
- Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
- I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.
Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.
- Those ideas are alien to our way of thinking.
Neden her şey hakkında düşünmek zorundayım?
- Why do I have to think of everything?
... So even then you were thinking of trying ...
... Like with Thinking of You. ...