الإنجليزية - التركية
تعريف the heart; spirit; temper; disposition في الإنجليزية التركية القاموس.
- courage
- cesaret
Deneyim ona cesaret verdi.
-The experience gave him the courage.
Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
-You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
- courage
- yüreklilik
- courage
- {i} medeni cesaret
- courage
- {i} yiğitlik
Alçakgönüllülük olmadan, yiğitlik tehlikeli bir oyundur.
-Without humility, courage is a dangerous game.
- courage
- mürüvvet
- courage
- büzük
- courage
- babayiğitlik
- courage
- şecaat
- courage
- yürek
Tom inanılmaz yürekliydi.
-Tom was amazingly courageous.
Tom gerçekten yürekli, değil mi?
-Tom is really courageous, isn't he?
- courage
- mertlik
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف the heart; spirit; temper; disposition في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- courage
the heart; spirit; temper; disposition
الواصلة
the heart; spirit; temper; dis·po·si·tionالنطق
Resimler
المفضلات