الإنجليزية - التركية
تعريف the circumstances of one's background, ancestry, or upbringing في الإنجليزية التركية القاموس.
- birth
- {i} doğum
Yarın benim doğum günüm.
-Tomorrow is my birthday.
Dün onyedinci doğumgünümdü.
-Yesterday was my seventeenth birthday.
- birth
- neşet
- birth
- doğuş
O, doğuştan bir Amerikalıdır.
-She is an American by birth.
O, doğuştan görme özürlüdür.
-She has been blind from birth.
- birth
- dünyaya getirme
- birth
- başlangıç
- birth
- doğurma
Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir.
-Mary intends not to give birth to more than two children.
Birçok ebe geleceğe doğurmak için gereklidir.
-Many midwives are needed in order to give birth to the future.
- birth
- sop
- birth
- {i} soy
- birth
- {i} doğma
- birth
- birthri
- birth
- {i} kaynak
Sami'nin doğumu evlilik dışı bir ilişkiden kaynaklandı.
-Sami's birth resulted from an extramarital affair.
- birth
- nesep
- birth
- {i} yavrulama
- birth
- {i} nesil
- birth
- birth control doğum kontrolü
- birth
- {i} köken
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف the circumstances of one's background, ancestry, or upbringing في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- birth
He was of noble birth, but fortune had not favored him.
the circumstances of one's background, ancestry, or upbringing
الواصلة
the circumstances of one's background, ancestry, or up·bring·ingالنطق
Resimler
السابق
المفضلات