tarz

listen to the pronunciation of tarz
التركية - الإنجليزية
manner

Their manner of bringing up their children is extremely unusual. - Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.

Her manner of speaking gets on my nerves. - Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.

style

The style is nice, but do you have it in a different color? - Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?

This style of cooking is peculiar to China. - Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.

way

I managed to bring him around to my way of thinking. - Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.

Do it your own way if you don't like my way. - Sen benim tarzımı sevmiyorsan onu kendi tarzınla yap.

genre

What's your favorite genre? - En sevdiğiniz tarz nedir?

manner, way, mode; style stil, üslup, biçem
modality
(Ticaret) procedure
head
order
vein
school

She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth. - O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.

Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school. - Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.

(Muzik) music style or genre
fashion
angle
stroke
mode
style: Gotik tarzı the Gothic style
brand
manner, sort, kind, way
form

Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942. - Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.

method
strain
tone
styled
the styled
wise
tempo
tarz değiştirmek
(deyim) change over
tarz ilkesi
(Dilbilim) maxim of manner
tarz oluşturmak
form a style
tarz vermek
tone
tarz yaratmak
create a style
tarz yaratmak
establish a style
tarz/stil
(Hukuk) mode
zarif ve özgün bir tarz
style
gidiş, yol, tarz, tempo
going, way, style, tempo
uslub, tarz
uslub, style
edebi tarz
bookish style
edebi tarz olarak
(Edebiyat) as a literary form
girintili tarz
(Bilgisayar) indented style
gotik tarz
gothic
laik tarz
(Politika, Siyaset) laically
resimsel tarz
pictorial matter
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Yol. Hey'et
(Osmanlı Dönemi) Usul, şekil, üslub
Bir kimse için özel anlatım biçimi: "Bu tarzda konuşmak doğru olmaz."- S. F. Abasıyanık
Özel oluş veya davranış biçimi, üslup: "Şimdi beni meraka düşürmek suretiyle yine aynı zevki başka tarzda çıkarmakla meşgul..."- R. H. Karay
(Osmanlı Dönemi) usul, yol, şekil, üslûp
Üslûp, stil
Özel oluş veya davranış biçimi, üslûp
Bir kimse için özel anlatım biçimi
Güzel sanatlarda üslup, stil
stil
biçim
janr
tarz
المفضلات