Tom drew a long breath.
- Tom uzun bir soluk aldı.
Let's sit down and catch our breath.
- Oturalım ve soluklanalım.
Tom only has one faded photograph of grandfather.
- Tom sadece büyükbabasının soluk bir fotoğrafına sahip.
The cloth's very faded.
- Kumaşın rengi çok soluk.
Mary wore a pale blue dress.
- Mary soluk mavi bir elbise giydi.
She has a pale complexion.
- O bir soluk cildi vardır.
Give me a minute to catch my wind.
- Soluklanmam için bana bir dakika ver.
The cloth's very faded.
- Kumaşın rengi çok soluk.
Tom only has one faded photograph of grandfather.
- Tom sadece büyükbabasının soluk bir fotoğrafına sahip.
A tall man with a sallow complexion walked into the room and sat down next to Tom.
- Soluk tenli uzun boylu bir adam odaya girdi ve Tom'un yanına oturdu.
This plant looks sick.
- Bu bitki soluk görünüyor.