sigortalı

listen to the pronunciation of sigortalı
التركية - الإنجليزية
insured

Tom's life is insured for three hundred thousand dollars. - Tom'un hayatı üç yüz bin dolara sigortalı.

I hope you're insured. - Sigortalı olduğunu umuyorum.

insured, covered by an insurance policy
insured; the insured
(something) the safety of which has been ensured
the insured
insurant
secured
the insured party
assured
(Ticaret) policyholder
(Otomotiv) fused
policy holder
sigorta
fuse

We must've blown a fuse. - Sigortayı attırmış olmalıyız.

Tom certainly has a short fuse. - Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

sigorta
{i} insurance

We sued the insurance company because it violated the terms of our policy. - Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.

Tom called the insurance company to report that his car had been stolen. - Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

sigortalı kimse
assured
sigortalı mektup
insured letter
sigortalı olmak
carry insurance
sigorta
insurance (e.g. life insurance, health insurance)
sigorta
assurance
aktif sigortalı
insured
sigorta
safety fuse
sigorta
(Askeri) braker
sigorta
insurabile
sigorta
insure

Insure your house against fire. - Evinizi yangına karşı sigortalayın.

I'd like to insure this, please. - Bunu sigortalamak istiyorum, lütfen.

sigorta
(Ticaret) franchise
sigorta
(Tekstil) circuit breaker
yıllık sigortalı
(Ticaret) annuitant
sigorta
cover

This insurance covers everything. - Bu sigorta her şeyi kapsar.

My house is covered by insurance. - Benim evim sigortalıdır.

sigorta
to fuse
bot acil durum için sigortalı mı
Is the boat insured in the event of an emergency
erir sigortalı priz
safety fusible plug
erir sigortalı vana
fusible link valve
sigorta
(Elektrik) fuse
sigorta
insurable
sigorta
fuze
التركية - التركية

تعريف sigortalı في التركية التركية القاموس.

SiGORTALI
Güven altına alınmış, sağlama bağlanmış
SiGORTALI
Sosyal sigorta kapsamına alınmış işçi
SiGORTALI
Sigorta edilmiş
sigorta
(Ahlak Bilimi) güvence
sigorta
Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen: "Bir hatta giden sigorta yanarsa o hattın lambaları soner."- S. F. Abasıyanık
sigorta
Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi: "İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var."- H. Taner
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket
sigortalı
المفضلات