satın al

listen to the pronunciation of satın al
التركية - الإنجليزية
{f} bought

He bought books at random. - O, rastgele kitap satın aldı.

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

{f} purchase

I purchased a new car last week. - Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.

Many Americans protested the purchase of Alaska. - Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.

{f} purchasing

Purchasing power has greatly fallen. - Satın alma gücü çok düştü.

The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power. - Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.

{f} merchandising
{f} merchandised
{f} merchandise
{f} buy

Please do not buy it. - Lütfen onu satın alma.

What do you want to buy? - Ne satın almak istiyorsun?

{f} buying

I went to the department store with a view to buying a present. - Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.

I never go out without buying something. - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.

satın al

    الواصلة

    sat·in al

    التركية النطق

    sätın äl

    النطق

    /ˈsatən ˈal/ /ˈsætən ˈæl/

    علم أصول الكلمات

    [ 'sa-t&n ] (noun.) 14th century. Middle English, from Middle French, probably from Arabic zaytunI, literally, of Zaytun, seaport in China during the Middle Ages.
المفضلات