saatlik

listen to the pronunciation of saatlik
التركية - الإنجليزية
hourly

How much is your hourly pay? - Saatlik ücretin ne kadar?

I want an hourly update about what's happening. - Neler olduğu hakkında saatlik bir güncelleştirme istiyorum.

(something) which lasts for (so many) hours
saat
hour

I've been waiting for hours. - Saatlerdir bekliyorum.

I'll have to study ten hours tomorrow. - Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.

saat
{i} clock

There is a clock on the wall. - Duvarda bir saat var.

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

saat
watch

I bought a watch and I lost it the next day. - Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.

My watch is ten minutes late. - Saatim on dakika ileri.

saatlik ücret
(Ticaret) hour rate
saat
o'clock

It is already nine o'clock. - Saat dokuz oldu bile.

Come and see me at eleven o'clock. - Gel ve saat on birde beni gör.

saat
(Bilgisayar) hr
saat
gauge
saat
(Bilgisayar) at
saat
gage
saat
(Bilgisayar) hrs
saat
timekeeper
saat
time keeper
saat
register
saat
meter

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

saat
horologe
saat
ticker
saat
hours

It took me several hours to write it. - Onu yazmak birkaç saatimi aldı.

I spent twelve hours on the train. - Trende on iki saat geçirdim.

12 saatlik zaman biçimi
12-hour clock , 12-hour time format
24 saatlik zaman biçimi
24-hour clock , 24-hour time format
bir saatlik çalışma
man-hour
iki saatlik akşam nöbeti
(gemi) dogwatch
oniki saatlik zaman
twelve hour clock
rutin hava kuvveti meteoroloji raporu (Fransızcadan çevirilmiştir; saatlik yüzey
(Askeri) routine aviation weather report (roughly translated from French; international standard code format for hourly surface weather observations)
saat
clock; watch; timepiece
saat
(electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer
saat
time , clock
saat
timer

Did the timer go off? - Saat çalmaya başladı mı?

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

saat
an hour's walk; the distance that can be traveled in an hour
saat
time; time of day
saat
hour; time; watch, clock; meter
saat
{i} timepiece
saat
cloek
yarım saatlik
half hour
yirmi dört saatlik
circadian
التركية - التركية
Herhangi bir saat süresince yapılan veya olan (şey): "Yeniköy bu yandan Banarlı nahiyesine yarım saatlik, kaza merkezine de olsa olsa bir buçuk saatlik bir yerde..."- M. Ş. Esendal
Herhangi bir saat süresince yapılan veya olan (şey)
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası: "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker."- R. N. Güntekin
SAAT
(Osmanlı Dönemi) Saatler. Vakitler
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'VA'
Saat
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'V
Saat
(Osmanlı Dönemi) ENA
saat
Sayaç
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
saat
Vakit, zaman: "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar."- M. Ş. Esendal
saat
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
saat
Vakit, zaman
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet: "Kolundaki krom saate göz attı."- R. H. Karay
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
saat
Bir işin yapıldığı belirli zaman
saatlik
المفضلات