الإنجليزية - التركية
تعريف representing a completed action في الإنجليزية التركية القاموس.
- perfect
- mükemmel
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
-The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
O, mükemmel bir centilmendir.
-He is a perfect gentleman.
- perfect
- kusursuz
Tom kusursuzca sakin durdu.
-Tom stood perfectly still.
Bu rapor kusursuz değil.
-This report is not perfect.
- perfect
- olgun
- perfect
- tamamlanmış geçmiş zamanlı fiil
- perfect
- mükemmelleştirilmiş
- perfect
- tastamam
- perfect
- berkemal
- perfect
- tam
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
-I can understand your position perfectly.
Tom'un tamamen güvenli olacağına sizi temin ederim.
-I assure you Tom will be perfectly safe.
- perfect
- eksiksiz
- perfect
- iyice öğrenilmiş
- perfect
- mükemmelleştir(mek)
- perfect
- aynı çiçekte hem erkeklik hem dişilik uzvu olan
- perfect
- {f} mükemmelleştirmek
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
-He spent hours perfecting his air guitar skills.
- perfect
- {f} kusursuz yapmak
- perfect
- (fiil) tamamlamak, kusursuz yapmak, mükemmelleştirmek
- perfect
- {f} bitirmek, tamamlamak
- perfect
- {s} k.dili. tam, sapına kadar: perfect nonsense tam
- perfect
- {f} geliştirmek
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف representing a completed action في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- perfect
representing a completed action
الواصلة
representing a com·plet·ed ac·tionالتركية النطق
reprîzentîng ı kımplitıd äkşınالنطق
/ˌreprəˈzentəɴɢ ə kəmˈplētəd ˈaksʜən/ /ˌrɛprɪˈzɛntɪŋ ə kəmˈpliːtəd ˈækʃən/
Resimler
المفضلات