التركية - الإنجليزية
تعريف rahatlatıcı في التركية الإنجليزية القاموس.
- soothing
I often listen to soothing music in order to relax.
-Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.
- relaxing
I find the sound of the rain relaxing.
-Yağmurun sesini rahatlatıcı buluyorum.
I'd like to invite you to my favourite café. It’s a nice, relaxing place with a good vibe.
-Seni en sevdiğim kafeye davet etmek istiyorum. O, rahatlatıcı bir ortamı olan güzel bir yer.
- comforting
Tom doesn't need comforting.
-Tom'un rahatlatıcıya ihtiyacı yok.
That's a comforting thought.
-Bu rahatlatıcı bir düşünce.
- anodyne
- solvent
- soothing, calming (thing)
- comfortable
- composing
- relieving
- restful
- assuring
- welcome
- rahatlatıcı şey
- comforter
- iç rahatlatıcı
- relievingcomfortingsoothing
المصطلحات ذات الصلة
rahatlatıcı
الواصلة
ra·hat·la·tı·cıالنطق
Resimler
السابق
المفضلات