Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
- Travelling is easy these days.
Yalnız yolculuk ediyorum.
- I'm travelling alone.
Tom bir gezici satış temsilcisiydi.
- Tom was a traveling salesman.
O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
- She likes traveling best of all.
Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
- Tom tries to avoid traveling by air.
O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.
- She went travelling with her friend.
O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
- He likes travelling abroad by air.
Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
- I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling.
Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
- I want to spend some time traveling.
Yalnız seyahat ediyorum.
- I'm travelling alone.
Onun seyahat için büyük bir merakı var.
- He has a great fancy for travelling.
Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
- If I were rich, I'd pass my time in travelling.
Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu.
- Poor health prohibited him from traveling.
Seyahat, insanları bilgili yapar.
- Traveling makes people knowledgeable.
Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
- Bill's father was a traveling salesman.
Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
- Tom makes a living as a traveling salesman.