Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that one is better.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Bir, üç ve beş tek sayılardır.
- One, three, and five are odd numbers.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
- Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
En favori melodilerimden birisi radyoda çalıyordu.
- One of my favorite tunes was playing on the radio.
Onu hiç kimse anlamıyor.
- No one understands that.
Hiç kimse beni anlamıyor.
- No one understands me.
Saatimi kaybettim, bu yüzden bir tane almak zorundayım.
- I lost my watch, so I have to buy one.
Ofiste bir tane satın almak zorundasın.
- You have to buy one at the office.
Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera.
- This is the same type of camera as the one I lost.
Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
- We are all one on that point.
Her birinize inancım var.
- I have faith in each and every one of you.
Her birimiz elinden geleni yapmalı.
- Each one of us should do his best.
O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
- He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
- No one wanted to insult these men.
Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.
- One more person will be joining us later.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.