okumuş

listen to the pronunciation of okumuş
التركية - الإنجليزية
literate
educated
well-read
read

He can't have read this book. - O, bu kitabı okumuş olamaz.

He talks like he'd already read the book. - Kitabı okumuş gibi konuşuyor.

(someone) who's had some formal education; well-educated
lettered
enlightened
well-read, learned, educated, literate
(Konuşma Dili) highbrow
learned
well read
okumuş olmak
to read
okumuş kadın
bluestocking
okumuş kimse
scholar
oku
read

I have never read that book. - O kitabı hiç okumadım.

I never read that book. - O kitabı hiç okumadım.

oku
{f} reading

Is she reading a book? Yes, she is. - O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.

Students should develop their reading skills. - Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.

çok okumuş
literate
çok okumuş
deeply read
çok okumuş
deep read
çok okumuş
well-read
çok okumuş kimse
literate
التركية - التركية
Okuyarak bilgisini genişletmiş, öğrenim görmüş (kimse)
Okuyarak bilgisini genişletmiş, öğrenim görmüş (kimse): "İki yabancı dil bilen, okumuş, kibar bir tıbbiye talebesi."- R. N. Güntekin
okumuş olmak
Okunmuş gibi görünmek, öyle farz edilmek
oku
Anadoluda küçük armağanlarla yapılan düğün çağrısı
okumuş
المفضلات