Makineler olmadan yaşayamayız.
- Ohne Maschinen können wir nicht mehr leben.
Duman ateş olmadan da çıkabilir.
- Rauch kann auch ohne Feuer entstehen.
Kocaman bir dünyanın ufacık bir parçasısın sen. Sadece ufacık bir nokta, belki de daha ufak ve yinede dünya sensiz boş olurdu. İyi ki varsın.
- Du bist ein ganz kleiner Teil von einer ganz großen Welt. Nur ein ganz winziger Punkt oder vielleicht auch noch weniger, und doch wäre die Welt leer ohne dich. Schön, dass es dich gibt.
Yaşamak özlemsiz, özlem sevgisiz ve sevgi sensiz olmaz!
- Leben geht nicht ohne Sehnsucht, Sehnsucht nicht ohne Liebe und Liebe nicht ohne dich!
Herhangi birinin yardımı olmaksızın onu yapabileceğimi düşündüm.
- I thought I could do it without anybody's help.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without him.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without her.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Tom Mary'nin onsuz yaşayabileceğini sanmıyor.
- Tom doesn't think Mary can live without him.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
- People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
I learned to live without her.
- Ich habe gelernt, ohne sie zu leben.
I can't live without TV.
- Ich kann ohne Fernsehen nicht leben.