noticeably different

listen to the pronunciation of noticeably different
الإنجليزية - التركية
fark, farklı
distinct
{s} belirgin

Mary, Tom'un davranış ve iş alışkanlıklarındaki belirgin değişimi farketmişti. - Mary had noted a distinct change in Tom's behavior and work habits.

Onlar arasında belirgin bir fark var. - There's a distinct difference between them.

distinct
arı
distinct
(Biyokimya) ayrık
distinct
farklı

Tom'un sağ gözünün altında farklı bir yara izi vardı. - Tom has a distinctive scar under his right eye.

O iki fikir oldukça farklıdır. - Those two ideas are quite distinct.

distinct
bariz

Uzun boy, basketbolda bariz bir avantajdır. - Height is a distinct advantage in basketball.

distinct
ayrı

O yapacak önemli bir ayrım. - That's an important distinction to make.

İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim. - I can make a distinction between good and bad.

distinct
belli
distinct
{s} açık, belli
distinct
şüphesiz
distinct
(Mukavele) ayrı, farklı; bağımsız
distinct
kesin olarak
distinct
(sıfat) ayrı, farklı, başka; belirgin, açık, aşikâr
distinct
distinctly açıkça
distinct
distinctness vuzuh
distinct
muhakkak
distinct
müstakil
distinct
{s} ayrı, farklı, başka
distinct
farkIıIık
الإنجليزية - الإنجليزية
distinct
noticeably different

    الواصلة

    noticeably dif·fer·ent

    التركية النطق

    nōtîsıbli dîfrınt

    النطق

    /ˈnōtəsəblē ˈdəfrənt/ /ˈnoʊtɪsəbliː ˈdɪfrənt/
المفضلات