الإنجليزية - التركية
تعريف not bearable, intolerable, unendurable, insufferable في الإنجليزية التركية القاموس.
- unbearable
- {s} katlanılmaz
O durmaksızın üç saat konuştu. O katlanılmaz.
-He talked for three hours non-stop. He's unbearable.
Bu belirsizlik katlanılmazdır.
-This uncertainty is unbearable.
- unbearable
- çekilmez
Mary ne kadar yaşlanırsa o kadar çekilmez olur.
-The older Mary gets, the more unbearable she becomes.
Mizah olmadan hayat çekilmez olurdu. Bu sevgi için de geçerlidir.
-Life without humor would be unbearable. This applies to love as well.
- unbearable
- {s} dayanılmaz
Tom dayanılmaz acı içindeydi.
-Tom was in unbearable pain.
Bazı çocuklar dayanılmaz baskıdan kaçmak için intihara başvuruyorlar.
-Some children resort to suicide in order to escape from unbearable pressure.
- unbearable
- Tahammülfersa
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف not bearable, intolerable, unendurable, insufferable في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {s} unbearable
not bearable, intolerable, unendurable, insufferable
الواصلة
not bearable, intolerable, unendurable, in·suf·fe·ra·bleالنطق
Resimler
المفضلات