naziksin

listen to the pronunciation of naziksin
التركية - الإنجليزية
nice of you
nazik
{s} courteous

I should've been more courteous. - Daha nazik olmalıydım.

Tom wasn't very courteous. - Tom çok nazik değildi.

nazik
polite

She wasn't polite to him. - O ona karşı nazik değildi.

Tom wasn't polite to Mary. - Tom Mary'ye karşı nazik değildi.

nazik
{s} gentle

Mr. Hawk is a kind gentleman. - Bay Hawk nazik bir beyefendidir.

I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single! - Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!

nazik
kind

You said she was kind and so she is. - Onun nazik olduğunu söyledin ve o öyle.

The old man is very kind. - Yaşlı adam çok nazik.

nazik
{s} decent

Tom is a good and decent person. - Tom iyi ve nazik bir insandır.

You've been really decent to me. - Sen bana karşı gerçekten naziktin.

nazik
sociable
nazik
{s} tender

The rough material hurt the child's tender skin. - Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.

Berg explained to Vera, with a tender smile, that love came from the sky and did not belong to the earth. - Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.

nazik
attentive

She is very attentive to her grandmother. - Büyük annesine karşı çok naziktir.

nazik
tense
nazik
diplomatic
nazik
gracious

The queen was gracious enough to invite us. - Kraliçe bizi davet etmek için yeterince nazikti.

She is a most gracious neighbor. - O, son derece nazik bir komşudur.

nazik
courtly
nazik
genial
nazik
masterliness
nazik
hooly
nazik
polished
nazik
delicate
nazik
{s} affable
nazik
{s} genteel
nazik
{s} obliging
nazik
friendly
nazik
{s} mild
nazik
precarious
nazik
parliamentary
nazik
agreeable
nazik
well-disposed
nazik
queasy
nazik
silken
nazik
touchy
nazik
suave
nazik
thought

The old man stroked his beard thoughtfully. - Yaşlı adam nazik bir şekilde sakalını sıvazladı.

Tom told me that he thought Mary was courteous. - Tom bana Mary'nin nazik olduğunu düşündüğünü söyledi.

nazik
elegant
nazik
touchandgo
nazik
gaiiant
nazik
easy-going

My father was a gentle, easy-going person. - Babam nazik ve uyumlu bir insandı.

nazik
lily
nazik
ladylike
nazik
debonnaire
nazik
tactful

He made his suggestion very tactfully. - Önerisini çok nazik biçimde yaptı.

nazik
gentler
nazik
unconcernedness
nazik
nice

It is very kind of you to send me such a nice present. - Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.

The nurses are very nice. - Hemşireler çok nazik.

nazik
gentil
nazik
thoughtful

He's a kind and thoughtful man. - O, nazik ve düşünceli bir adamdır.

The old man stroked his beard thoughtfully. - Yaşlı adam nazik bir şekilde sakalını sıvazladı.

nazik
soft
nazik
civil-spoken
nazik
tickly
nazik
ticklish
nazik
tricky
nazik
sweet

That's really sweet of you. - Gerçekten naziksiniz.

She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile. - O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.

nazik
sweet-natured
nazik
lenient

Tom was lenient and kind, but decisive. - Tom, hoşgörülü ve nazik, ama kararlıydı.

nazik
quiet

Tom was quiet, polite and respectful. - Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.

nazik
urbane
nazik
kid-glove
nazik
complaisant
nazik
brittle
nazik
chivalric
nazik
fair spoken
nazik
sugary
nazik
debonair
nazik
fragile
nazik
graceful
nazik
distingue
nazik
fair
nazik
considerate
nazik
civil

It was civil of him to offer his seat to the old man. - Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.

nazik
courteously
nazik
eggshell
nazik
trickish
nazik
of delicate build, delicate-looking (person); fragile, delicate (thing)
nazik
polite, courteous
nazik
(iş) tricky
nazik
delicate (situation, task)
nazik
dainty
nazik
debonaire
nazik
polite, kind, courteous, graceful, genial, gentle, civil, gracious; delicate, fragile, brittle
nazik
exquisite
nazik
civil spoken
nazik
civilized
nazik
douce
nazik
{s} mannerly
nazik
well disposed
nazik
sweet natured
التركية - التركية

تعريف naziksin في التركية التركية القاموس.

Nazik
(Adlar, İsimler) gültekin
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) f. Nezaketli. Terbiyeli. Zarif. İnce, dayanıksız
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) Ehemmiyet verilmesi icab eden
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) Tehlikeli husus
nazik
Başkalarına karşı saygılı davranan. İnce yapılı, narin: "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler."- S. F. Abasıyanık. Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen. Özen gösterilmezse, gerekli önlemler alınmazsa kötüleşebilen, kritik: "Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır."- A. Ş. Hisar
nazik
İnce yapılı, narin
nazik
Dikkat isteyen, özen gerektiren
nazik
Özen gösterilmezse, gerekli önlemler alınmazsa kötüleşebilen, kritik
nazik
Başkalarına karşı saygılı davranan
nazik
(Osmanlı Dönemi) nezâketli, terbiyeli, zarif, ince, dayanıksız; ehemmiyet verilmesi gereken; tehlikeli husus
nazik
Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen
naziksin
المفضلات