muhakeme

listen to the pronunciation of muhakeme
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Düşünmek
(Osmanlı Dönemi) Karar vermek için iyice düşünmek
(Osmanlı Dönemi) Zihinde inceleme yapmak
(Osmanlı Dönemi) İki tarafı dinleyip hüküm vermek
(Osmanlı Dönemi) İki tarafın mahkemeye baş vurması
(Osmanlı Dönemi) (C.: Muhakemât) (Hüküm. den) Dava için iki tarafın mahkemeye baş vurması
Usa vurma: "Daima felsefe yapmağa hazır, kurulmuş bir makineye benzeyen ukala dimağım muhakemeye başladı."- Ö. Seyfettin
Birbirine karşı olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, yargılama
Bir konuyu zihinde iyice düşünüp inceleyerek karar verme, akıl süzgecinden geçirme, usa vurma, uslamlama
Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama: "Güldüm, şu muhakemem ne garip münasebetsizlikti."- Ö. Seyfettin
Bir sorunu çözmek için çıkar yol arama
(Osmanlı Dönemi) akıl yürütüp doğru bir netice elde edebilme, tartma, değerlendirme; yargılama
muhakeme etmek
Akıl süzgecinden geçirmek, düşünmek
muhakeme etmek
Yargılamak
muhakeme usulü
Yargı yolu, muhakeme tarzı
masarifi muhakeme
dava giderleri, mahkeme için harcanan para
ADİ MUHAKEME USULÜ
(Hukuk) Genel yargılama yöntemi; özel yargılama yöntemleri dışında kalan asıl yargılama yöntemi
ALENİ MUHAKEME
(Hukuk) Açık yargılama
muhakeme
المفضلات