muhabbet

listen to the pronunciation of muhabbet
التركية - الإنجليزية
conversation

I had an interesting conversation with my neighbor. - Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.

chat

Let's go have a chat with Tom. - Tom'la muhabbet etmeye gidelim.

Let's sit around the stove and have a chat. - Hadi, sobanın etrafında oturalım ve muhabbet edelim.

small talk
chit chat
agape
chitchat
affection, love; chat, small talk, chitchat
affection, love
friendly conversation, chat
fondness
bond
attachment
muhabbet kuşu
budgerigar
muhabbet etmek
chat
muhabbet etmek
pass the time of day

Did you think I came here just to pass the time of day? - Sadece muhabbet etmek için mi buraya geldiğimi düşündün?

muhabbet etmek
have a chat
muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) grass parakeet
muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) melopsittacus undulatus
muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) budgerygah
muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) budgereegah
muhabbet çiçeği
(Botanik, Bitkibilim) reseda
muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) Budgie

I am a lucky budgie, aren't I? - Ben şanslı bir muhabbet kuşuyum, değil mi?

muhabbet etmek
to have a chat, to chat
muhabbet etmek
to have a friendly chat
muhabbet tellallığı
procuring
muhabbet tellalı
procurer
muhabbet tellalı
ponce
muhabbet tellalı
pimp, procurer
muhabbet tellalı
procurer, pimp
muhabbet tellâlı
go between
muhabbet kuşu
parakeet

I have two parakeets at home. - Evde iki muhabbet kuşum var.

muhabbet kuşu
(Hayvan Bilim, Zooloji) shell parakeet
muhabbet etmek
yarn
muhabbet kuşu
lovebird

They're like two lovebirds. - Onlar iki muhabbet kuşu gibi.

Look at those two lovebirds. - Şu iki muhabbet kuşuna bakın.

sarı muhabbet çiçeği
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: sevgiçiçeğigiller) [syn.: sarı muhabbet çiçeği, Yemen safranı] cut-leaf mignonette, wild mignonette, yellow mignonette
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف muhabbet في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

muhabbet kuşu
Papağangillerden, asıl yurdu Avustralya olan, yurdumuzda da kafeslerde üretilen, eşine çok düşkün, sarı, yeşil ve kül rengi tüylü, uzun ve sivri kuyruklu bir kuş (Melopsittacus undulatus)
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Sevgi, sevme
(Osmanlı Dönemi) Sohbet. Ruhun, kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi. (Zıddı: Buğzetme ve adavettir.)(Eğer denilse: Al-i Beyt'e muhabbeti, Kur'an emrediyor. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm çok teşvik etmiş. O muhabbet, Şialar için belki bir özür teşkil eder. Çünki ehl-i muhabbet, bir derece ehl-i sekirdir. Ne için Şialar hususan Râfızîler, o muhabbetten istifade etmiyorlar; belki, işâret-i Nebeviye ile o fart-ı muhabbetten mahkûmdurlar.Elcevab: Muhabbet iki kısımdır: Biri : Mâna-yı harfiyle
Dostça konuşma, yârenlik: "Karın doyuracak değiliz, maksat biraz muhabbet olsun."- N. Cumalı
Sevgi
Dostça konuşma, yarenlik
(Osmanlı Dönemi) sevgi, sevmek
Sevgi: "Mutfakta onlara yemek, kahvaltı hazırlanırken yukarıda her akşamdan fazla bir muhabbet havası esiyordu."- H. E. Adıvar
(Osmanlı Dönemi) HUBAB
(Osmanlı Dönemi) HIBB
muhabbet etmek
Karşılıklı, dostça konuşmak
muhabbet kuşu
Papağangillerden, asıl yurdu Avustralya olan, yurdumuzda da kafeslerde üretilen, eşine çok düşkün, sarı, yeşil ve kül rengi tüylü, uzun ve sivri kuyruklu bir kuş (Melopsittacus undulatus)
muhabbet tellalı
Kadınla erkek arasında yolsuz ilişkilere aracılık eden kimse, pezevenk, kavat
muhabbet çiçeği
Muhabbet çiçeğigillerden, ekleri yeşilimtırak beyaz, güzel kokulu bir süs bitkisi (Reseda odorata)
muhabbet çiçeğigiller
Ayrı taç yapraklı, iki çenekli bitkiler sınıfı
muhabbet
المفضلات